yandex
Tarih Öğretmeni Mustafa AK
Köşe Yazarı
Tarih Öğretmeni Mustafa AK
 

ÖREN YERLERİ VE TARİHİ MEKÂNLARIMIZA DAİR

“Güzel ülkemizin her yeri tarih her yeri doğal zenginliktir. Hititlerden, Roma İmparatorluğuna, Sahabe Neslinden, Türk beyliklerine kimliği bilinenden eseri dahi kalmayana nice âdemler göçüp gitti bu topraklardan. Bugünkü yazımızda Yalvaç Pisidia’dan yola çıkıp Bozkır Zengibar’a ve tarih anlayışlarımıza temas edeceğiz.                                                                                                                                      Yalvaç Isparta ilimizin 22 bin nüfuslu bir ilçesi olup Konya il sınırına 60 km, Bozkıra ise 150 km mesafededir. İlçe şirin bir ilçe olup yavaş şehir unvanına layık görülmüştür. Bu yavaş şehir meselesi Bozkır içinde yapılabilecek bir çalışmadır. İlçemize değer katabilecek bir organizasyondur. Pisidia Antik şehri ise Yalvaç merkeze 2 km olup bir tepe üzerine kurulmuştur. Mekânın önemi Ortodoks Hristiyanlar için hac merkezi olmasıdır. Ortadoğu’nun sınırlarını cetvelle çizen arkeolog Getrude Bell’in burayı ziyaret ettiğini tarihi kaynaklar belirtmektedir. Bu konuya ayrıca değineceğiz. Kilise ve amfi tiyatro gibi alanların bulunduğu mekâna giriş 10 TL’dir. Mekânda temizliğe dikkat edilmiş olup İngilizce ve Türkçe bilgilendirme levhaları gelenleri aydınlatmaktadır. Tarih ve arkeolojiye ilgisi olanların ziyareti önemle rica olunur.                                                                                                                                   Getrude Bell, Arabistanlı Lawrence’tan önce Ortadoğu’nun sınırlarını çizen önemli bir figür olup arkeolog sıfatıyla Ortadoğu’nun genel bir şemasını çizmiştir. Hatta Çanakkale savaşında öldürülen sevgilisinin intikamını almak için Osmanlı’yı parçaladığı iddia olunur ki bu da işe romantizm katmayı sağlamaktadır. Ama iş hiçte romantik olmayıp bugün İslam coğrafyasında akan her kan damlasında Bell’in rolü ihmal edilemez. İşin garibi ziraat mühendisi, doktor ve bilim adamı sıfatıyla her milletten ajan içimizde cirit atmışlardır. Daha önce bu köşede okuduğunuz Yahudi Nili örgütünün başı da çekirge savaşçısı bir ziraat mühendisi olarak coğrafyamızın kritik noktalarını İngilizlere satmıştı. Getrude Bell’in arkasından ağlayanlar Iraklılar olmuştur ve kabri hala Bağdat’tadır. Coğrafyamızın cellatlarıyla işbirliği yapan güzide(!) insanlarına örnek teşkil etmektedir. Heyhat günümüzün çetrefilli konularının kökenini mazide aramazsak hata yaparız.                                                              Bahsettiğimiz ajan Isparta’nın dağ köyünde ne iş yapmaktadır. Bugün bile yol güzergâhı olmayan bir yere bu kişiyi hangi sebepler getirmiştir. Öncelikle dini bir yer olmasının önemi büyüktür. Batılılar 20. Yüzyıldan itibaren Anadolu coğrafyasında İslam öncesi kökleri aramaya başlamıştır. Eski kaynaklara bakarak Batı Anadolu coğrafyasında gördükleri her taş yığınını İlkçağın önemli bir merkezi varsaymışlardır. Zamanla bu isimlendirmeler hükümetlerce kabul edilmiştir. Behramkale adıyla bildiğimiz yerin isminin yanına Assos eklenip turist çekilmeye çalışılması gibi. Ülkemizin pek çok yerinde bu tarz isimlendirmeler sıklıkla görülmektedir. Bu işler yapılmalı evet. Gelir getiriyorsa tamam. Ama Türk- İslam eserlerinin de benzer şekilde vurgulandığını görebilsek elbette daha mutlu oluruz. Misal Bozkırın içinde tarihi cami ve köprü olduğunu vurgulayan en küçük bir işaret yoktur. Hisarlık ve Üçpınar ’da yer alan tarihi eserlerin varlığına işaret eden bir tabela dahi yoktur. Antalya- Karaman arası giden vatandaş Türbe durağına gelince 5-6 km ileride tarihi cami olduğunu bilsin en azından merak etsin. Velev ki bu coğrafya da antik bir kilise olsaydı şimdiden tabelası asılmıştı bile. Diyoruz ki Türk- İslam vurgusu tarihi ören yerleri, kiliseler vb kadar bilinsin ki insanımızın aidiyet duygusu gelişsin.                                                                                                                                                                              Yazımızı Zengibar kalemize ait birkaç notla bitirelim. Bozkırın en kadim eserlerinden biri olan kalenin ulaşım probleminin çözülmesi şarttır. 2 km’si stabilize olan bir yoldan ulaşılan kaleye ziyaretçi çekmek istiyorsak bu problem önemlidir. İkinci husus kaledeki unsurları tanıtan İngilizce ve Türkçe levhalar bulunmalıdır. Güvenlikçi ve temizlikçi şarttır. Koruma altına alınması ayrıca önemlidir. Gelen ziyaretçinin ihtiyacı bir şekilde Bozkır, Hacılar ve Ulupınar’dan giderilebilir. Buradaki eserlerin örneklerinin restore edilerek Bozkır konağı olarak kullanılması planlanan eski belediye binasında sergilenmesi gereklidir. Kalenin Bozkır’a uzaklığı önemli bir sorun teşkil etmemektedir. Ama kalenin Bozkır’ın ne tarafına düştüğünü gösteren bir işaret bulunmamaktadır. Bozkıra ilk defa gelen bir vatandaş kalenin hangi tarafta olduğunu sormasa ulaşması mümkün değildir.  Yalvaç’a ömrümde ilk defa gitmeme rağmen tabelaları takip ederek antik şehri kısa bir sürede buldum. Sosyal medyada Bozkırda petrol bulundu diye haber yapılabilecek kadar turizm değeri olan bir mekanın daha iyi şartlarda korunması hepimizin isteğidir. Diğer türlü artık arkeologların bile yolunu bilmediği defineci yeri olmaktan kurtulamaz.
Ekleme Tarihi: 26 Eylül 2020 - Cumartesi

ÖREN YERLERİ VE TARİHİ MEKÂNLARIMIZA DAİR

“Güzel ülkemizin her yeri tarih her yeri doğal zenginliktir. Hititlerden, Roma İmparatorluğuna, Sahabe Neslinden, Türk beyliklerine kimliği bilinenden eseri dahi kalmayana nice âdemler göçüp gitti bu topraklardan. Bugünkü yazımızda Yalvaç Pisidia’dan yola çıkıp Bozkır Zengibar’a ve tarih anlayışlarımıza temas edeceğiz.                                                                                                                                     

Yalvaç Isparta ilimizin 22 bin nüfuslu bir ilçesi olup Konya il sınırına 60 km, Bozkıra ise 150 km mesafededir. İlçe şirin bir ilçe olup yavaş şehir unvanına layık görülmüştür. Bu yavaş şehir meselesi Bozkır içinde yapılabilecek bir çalışmadır. İlçemize değer katabilecek bir organizasyondur. Pisidia Antik şehri ise Yalvaç merkeze 2 km olup bir tepe üzerine kurulmuştur. Mekânın önemi Ortodoks Hristiyanlar için hac merkezi olmasıdır. Ortadoğu’nun sınırlarını cetvelle çizen arkeolog Getrude Bell’in burayı ziyaret ettiğini tarihi kaynaklar belirtmektedir. Bu konuya ayrıca değineceğiz. Kilise ve amfi tiyatro gibi alanların bulunduğu mekâna giriş 10 TL’dir. Mekânda temizliğe dikkat edilmiş olup İngilizce ve Türkçe bilgilendirme levhaları gelenleri aydınlatmaktadır. Tarih ve arkeolojiye ilgisi olanların ziyareti önemle rica olunur.                                                                                                                               

   Getrude Bell, Arabistanlı Lawrence’tan önce Ortadoğu’nun sınırlarını çizen önemli bir figür olup arkeolog sıfatıyla Ortadoğu’nun genel bir şemasını çizmiştir. Hatta Çanakkale savaşında öldürülen sevgilisinin intikamını almak için Osmanlı’yı parçaladığı iddia olunur ki bu da işe romantizm katmayı sağlamaktadır. Ama iş hiçte romantik olmayıp bugün İslam coğrafyasında akan her kan damlasında Bell’in rolü ihmal edilemez. İşin garibi ziraat mühendisi, doktor ve bilim adamı sıfatıyla her milletten ajan içimizde cirit atmışlardır. Daha önce bu köşede okuduğunuz Yahudi Nili örgütünün başı da çekirge savaşçısı bir ziraat mühendisi olarak coğrafyamızın kritik noktalarını İngilizlere satmıştı. Getrude Bell’in arkasından ağlayanlar Iraklılar olmuştur ve kabri hala Bağdat’tadır. Coğrafyamızın cellatlarıyla işbirliği yapan güzide(!) insanlarına örnek teşkil etmektedir. Heyhat günümüzün çetrefilli konularının kökenini mazide aramazsak hata yaparız.                                                             

Bahsettiğimiz ajan Isparta’nın dağ köyünde ne iş yapmaktadır. Bugün bile yol güzergâhı olmayan bir yere bu kişiyi hangi sebepler getirmiştir. Öncelikle dini bir yer olmasının önemi büyüktür. Batılılar 20. Yüzyıldan itibaren Anadolu coğrafyasında İslam öncesi kökleri aramaya başlamıştır. Eski kaynaklara bakarak Batı Anadolu coğrafyasında gördükleri her taş yığınını İlkçağın önemli bir merkezi varsaymışlardır. Zamanla bu isimlendirmeler hükümetlerce kabul edilmiştir. Behramkale adıyla bildiğimiz yerin isminin yanına Assos eklenip turist çekilmeye çalışılması gibi. Ülkemizin pek çok yerinde bu tarz isimlendirmeler sıklıkla görülmektedir. Bu işler yapılmalı evet. Gelir getiriyorsa tamam. Ama Türk- İslam eserlerinin de benzer şekilde vurgulandığını görebilsek elbette daha mutlu oluruz. Misal Bozkırın içinde tarihi cami ve köprü olduğunu vurgulayan en küçük bir işaret yoktur. Hisarlık ve Üçpınar ’da yer alan tarihi eserlerin varlığına işaret eden bir tabela dahi yoktur. Antalya- Karaman arası giden vatandaş Türbe durağına gelince 5-6 km ileride tarihi cami olduğunu bilsin en azından merak etsin. Velev ki bu coğrafya da antik bir kilise olsaydı şimdiden tabelası asılmıştı bile. Diyoruz ki Türk- İslam vurgusu tarihi ören yerleri, kiliseler vb kadar bilinsin ki insanımızın aidiyet duygusu gelişsin.                                                                                                                                                                           

  Yazımızı Zengibar kalemize ait birkaç notla bitirelim. Bozkırın en kadim eserlerinden biri olan kalenin ulaşım probleminin çözülmesi şarttır. 2 km’si stabilize olan bir yoldan ulaşılan kaleye ziyaretçi çekmek istiyorsak bu problem önemlidir. İkinci husus kaledeki unsurları tanıtan İngilizce ve Türkçe levhalar bulunmalıdır. Güvenlikçi ve temizlikçi şarttır. Koruma altına alınması ayrıca önemlidir. Gelen ziyaretçinin ihtiyacı bir şekilde Bozkır, Hacılar ve Ulupınar’dan giderilebilir. Buradaki eserlerin örneklerinin restore edilerek Bozkır konağı olarak kullanılması planlanan eski belediye binasında sergilenmesi gereklidir. Kalenin Bozkır’a uzaklığı önemli bir sorun teşkil etmemektedir. Ama kalenin Bozkır’ın ne tarafına düştüğünü gösteren bir işaret bulunmamaktadır. Bozkıra ilk defa gelen bir vatandaş kalenin hangi tarafta olduğunu sormasa ulaşması mümkün değildir.  Yalvaç’a ömrümde ilk defa gitmeme rağmen tabelaları takip ederek antik şehri kısa bir sürede buldum. Sosyal medyada Bozkırda petrol bulundu diye haber yapılabilecek kadar turizm değeri olan bir mekanın daha iyi şartlarda korunması hepimizin isteğidir. Diğer türlü artık arkeologların bile yolunu bilmediği defineci yeri olmaktan kurtulamaz.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve bolbolhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.