MİLLETİMİZİN kimliğini yani Milli ve Manevi değerlerini hatırlatan ve geleceğimize ışık tutan İstiklâl Marşı’mız! TBMM tarafından 4 kere ayakta dinlenerek, alkışlar ve gözyaşları içinde 12 Mart 1921’de “Millî Marş” olarak kabul edilmişti.12 Mart Cuma günü 2021 de 100.Yılını idrak ettik. Devlet, bu vesileyle, 2021 yılını “İstiklâl Marşı ve Mehmet Akif Yılı” olarak ilân etti etmesine de bu Milletin özüne/ruhuna uygun,işinin ehli olan uzmanların yer alacağı konferanslar ve Paneller vb.Kültürel proğramlar yapılmalı,ancak hamasetten ve istismardan kaçınmak gerekir.
Medeniyetler kurmuş, İlim ve irfanla insanlığı aydınlatmış, dünya’ya insanlık ve nizamet öğretmiş şerefli bir ecdadın evlâdıyız. Özellikle 20. yüzyılın ilk çeyreğinde uzun savaş yılları yaşadık. Bu güzel vatanı kan ve can vererek kazandık. Çanakkale ve İstiklâl Savaşı’mız efsanevî kahramanlıklarla dolu. Allah’ın yardımı ve Mehmetçiklerin Cihat ruhu ve azmiyle, Osmanlı’nın ana gövdesi durumundaki Anadolu elimizde kaldı.
İstiklâl Marşı’mız;Çanakkale ve Kurtuluş Savaşlarında varlık-yokluk mücadelesi verip “var” olduğumuzu dünyaya ilân edildikten sonra yazıldı.Merhum Akif’e “Üstat! İstiklâl Marşı yeniden yazılabilir mi?” diyenlere; “Allah, bu millete bir daha İstiklâl Marşı yazdırmasın!” deyişindeki derinlik iyi tefekkür edilmeli/düşünülmelidir.
Haçlılar, Osmanlı cihan devletini nice entrikalarla,Siyonist plan ve projelerele yıktılar. İslâm’ı yok etmek istediler.Siyonist zihniyet /Batılı devletler sürekli plan değişiklikleri yaparak,Tarihle olan/geçmişle olan bağlarımızı kopardılar,kısmende başarılı oldular.
Merhum Akif bizi Tarihi düşmanlarımıza karşı uyarıyor. “Gösterdiği vahşetle, bu bir Avrupalı!” Onun, “Ehl-i Sâlib’in asla güvenilmez sözüne” uyarısı da unutulmamalı!Bir başka uyarıyı/ikazı Merhum Necmettin Erbakan Hoca yapmıştı, “İnsanlık batılıların insafına bırakılamaz”demişti.
MERHUM AKİF UYARIYOR.
İSTİKLÂL Marşı’mızın ana teması “özgürlük” ve “bağımsızlık”tır. Bunları korumak için gerekli olan manevi direnç kaynaklarımız anlatılır. Tarihi düşmanlarımıza karşı daima uyanık olmamız gerektiği vurgulanır. Hele ümitsizliğe yer olmadığı vurgusu.“Doğacaktır, sana vaat ettiği günler Hakk’ın!”
Güvenliğimizi tehdit eden unsurlara karşı şu dörtlük o kadar önemli ki;“Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar./ Benim, iman dolu göğsüm gibi serhaddim var / Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar. / ‘Medeniyyet’ dediğin tek dişi kalmış canavar?”
Akif, Batı’nın (Avrupa) teknolojik gelişmesinin ürünü olan gelişmiş silâhlarını üzerimize doğrulttuğunda, asıl “inanmışlığımız” ve “adanmışlığımız”la direndiğimizi hatırlatır. Bu kararlılığa hiçbir gücün karşı koyamayacağını söyler. Çanakkale, bunun en açık örneği. Yokluk döneminde Mehmetçik, Batı’nın silâhlarına karşı imanını kale yaptı! Tarihimizdeki zaferlerin hepsi iman, aşk ve azimle Cihat ruhu ile kazanıldı.
Çanakkale’deki inanç ve duyarlılık korunmalı. Tarihteki düşmanlarımız hep aynı. “Su uyur, düşman uyumaz.” Demiş atalarımız.Ceddimiz, atalarımızın karşısındaki düşman kimlerse Çanakkale’deki düşman da aynıydı. Hatta 15 Temmuz’u planlayan ve yönetenler de aynıydı.Ancak Millete/Halka kuklacıyı,oyuncuyu gösterdiler,arkasındaki gücü,güçlü devleti,siyonist/Emperyalist Amerika’yı gizlediler, göstermediler. Kuklacı/oyuncu Fetonun askeri yapılanması ve üslerini gördüler,Akıncı üstünü kapattılar.Ancak Emperyalist Amerikanın başta İncirlik olmak üzere birçok askeri üstünü kapatamadılar,göremediler, gösteremediler.Bu konuya bir sonra ki yazımda nasip olursa devam edeceğim.