Yaz günlerinde hacı amcalar musait buldukları her yerde ayak üstü veya oturur biçimde toplanır, kendi gündemlerinde olup bitenleri birbirleriyle paylaşırlar. Sonrasında önlerinden henüz yaşı onsekizini bile doldurmamış bir elinde tesbih, bir elinde sigara sallana sallana giden bir delikanlının geçtiğini görürler. Uzun uzun bakan amcalar o anda ne konuşduklarını bırakır o çocuk başta olmak üzere bütün genç nesli eleştiri topuna tutmaya başlarlar. Yeri geldiğinde cami avlusunda bile genç nesle sövüp saymaktan geri kalmayan bazı yaşlılar, kendi çetrefilli dönemlerinde yaptıkları muzurlukları hesaba katmazlar mı acaba?
O yüzdendir ki şahsımıza karşı beklediğimiz fakat bir türlü sergileyemediğimiz güzel davranışları çocuklarımızdan beklemek bir akıl işi değildir. Okullarda görev yapan öğretmenlerimizde sürekli olarak okul önlerinde sigara içen küçük yaştaki öğrencilerinden dert yanar. Eğitim yuvalarının kapılarında sigara içilmesini istemeyen lakin aynı davranışı da yapmaktan çekinmeyen eli öpülesi öğretmenim! Sen neden yapılmasını istemediğin şeyleri yapıyorsun o zaman?
Elbette her çocuk gördüğünü taklit edecek diye bir kaide yoktur. Ancak büyüklerimiz kendi kuşaklarındaki gibi saygılı ve ahlaklı bir nesil istiyorlarsa eğer kendi görüp geçirdikleri ahlak yapısını çocuklarına sadece laf olsun diye değil taklit yoluyla aşılamaları gerekir. Onlar bizim bıraktığımız bütün güzelliklerin emanetçileridir. Onun içindir ki emanete sahip çıkmayı öğretecek olan da biz büyüklere düşen en büyük vazifelerdendir.
Kalın sağlıcakla...