24 Kasım Öğretmenler Günü 1981 yılında resmiyet kazanmış. Her yıl 24 Kasım günü öğretmenlik mesleği onuruna çiçekle, hediye ile veya mesajla kutlanmış oluyor.
Bir yılın bir günü haricindeki günlerin değerlendirilmesini yapmak gerekir.
Önce Hz. Ali r.a' in "Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum.” sözüne binaen ele alacak olursak İkibin yılı öncesi öğretim, saygı, sevgi, eğitim kalitesi nasıldı, şimdi nasıl?
Bir öğrenci yolda, sokakta öğretmeni görürse yolunu değiştirirdi veya ceketini düğmeler selam verirdi.
Okulda ise dikkatli dersi dinlerdi, ödevlerini yapar dersini aksatmazdı. Yapamazsa geçerli bahane üretirdi.
Neden?
Çünkü korkardı.
Öğretmen ya hafifçe kulak sıkıştırır ya cetvel vurur ya da zayıf not verir.
Çocuk yaşta geleceği düşünmez veya hedefi küçük olabilirdi.
En önemlisi ahlâk ve terbiye vardı. Ailenin de rolü büyüktü.
Okula başlarken velisi öğretmene "Eti senin kemiği benim, diyerek teslim ederdi.
Ya şimdi?
Öğretmen; Zayıf not veremez, kızamaz, sesini yükseltemez, bakışlarıyla tepki gösteremez, bir fiske dahi dokunamaz hâle geldi.
Öğretmen; Olumsuz bir tepki veya eylemde bulunursa ertesi gün ailesi okula baskına gelir, öğrenci öğretmene iftira atar, saygısızca dikleşir, belki de elini kaldırır hâl aldı.
Bu durumda nasıl bir vaziyet çıkaralım!
Öncelikle eğitime siyasi el uzantısı, Temel esas ve e beşerî ilimler; Milli Eğitim Bakanının her eğitim yılı başlarında veya hükümet değişiminde değişikliğe maruz kalmasıyla müfredat, sistem, ders konu içeriğinin değişmesi de öğretmenler yetersizlikle, suçlulukla eziliyor.
"İlim Çin'de de alın, getirin, sözü aklımıza geliyor. Ama ilim, bilim, teknoloji gelmiyor. Elimizde olan bilimsel gücü kaybettik.
Çocukluk, Gençlik çağını ezbere, hayâlle mahkûm ettik. Yirmi Bir yılda on tane Milli Eğitim Bakanı değişti.
"Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ayet-i Kerimesiyle yola çıkarsak; Her çocuk, genç zekidir. Bölgesel, coğrafi konuma göre, köy, mahalle, şehir farkıyla bakacak olursak öğretmenin bilgi ve disiplinine bağlıdır. Okulun fiziki yapısına da bakılır. Yine hedef hükümetin eğitime bakış açısıyla orantılıdır.
Bugün yıllar öncesine dayanan Dershane ve etüt farkındalığı, özel öğretmen tahsis etme geleneği vardır.
Dershaneler üniversite kazanan öğrencileri reklam malzemesi kullanıyor. Ticaret gözüyle pazarlıyor.
Eski sistemi baza alırsak beş + üç + dört yıllık eğitim sürecinde, yıllarca bu okullar eğitim, bilgi hiç mi vermediler ki bir yılda dershane başarısı ön plana çıkması, adını ilan etmesi öğretmenleri ezik duruma düşürüyor, Başarısızlıkla sistem kurbanı oluyor.
Öğretmene verilmeyen değer maddi güçle, şişirilmiş notla özel okul ve dershaneler öğrencinin zekasını tembelleştiriyor.
Öğretmendir bu devletin temel taşlarını, idaresini, dini ve manevi değerlerini oluşturan sosyal yapısıyla devleti oluşturan, ayakta tutan değerdir.
Mesleğini vatan ve millet için inançlı nesiller yetiştirme ilkesiyle mücadele veren şuurlu öğretmenlerimize selam olsun.