Soy-Ad
TC Anayasası Türk Medeni Kanunu 21 Haziran 1934 tarihinde kabul edilmiş olup 02 Temmuz 1934 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanmış ve 02 Ocak 1935′te yürürlüğe girmiştir. Bu kanunun kabulünden sonra soyadı, Türkiye'de kişilerin kimliğinin ayrılmaz bir parçası olmuştur. Kişilik veya hane yapısına göre olsun, hiç alâkası olmayan isimlendirme soyadı verildi, hatta ayrı hanelerde olduğu için kardeşlerin soyadları bile farklı isimlendirildi.
Tez avantaj olarak da iki, üç aynı isimi veya kuşaklar arasında anne, baba isimlerinin aynı olmasında, nüfusun artmasıyla kargaşalık önlenmiş oldu diyebiliriz.
Bu yasalaşmış kanunu adına da Türk Medeni Kanun denilmiş.
Bir hanenin reisi erkek idi.
Anne, baba ve çocuktan oluşan çekirdek ailenin de reisi baba idi.
Önceki yazılarımızda veya fikir beyanlarımızda evin reisi, son söz sahibi baba demiştik. Gelenek, görenek ve örf ve adetlerine dini kavramda müaşerat içinde yer alır.
Yani mükellef, sorumlu, hanım ve çocuklar erkeğe emanettir.
Hanımın iffeti, namusu, giyimi, gıdası, eğitimi, çocukların bakımı, yetişmesi, sosyal davranış, toplumsal ve aile bireyleriyle akraba bağı ile çocuğuna verilen isim, dini inanç, ibadet, ilmi, edebi olarak ve evlendirilmesine kadar sorumlulukları babanın üzerindedir.
Bu nedenle erkeğin miras hakkı bile fıkhî yönde kız kardeşe göre bu sebeplerden dolayı fazladır.
Velhasılı burada bir soyadı güncellemesi ortaya çıktı.
Batılaşma, Avrupa Birliği kriterlerine uyum sağlama, ve dayatma diyebileceğimiz bir kanunla karşı karşıya geldik.
Medeni Kanun denilen Soy-adı kanunu edebilikten çıkarılmak isteniliyor.
Kadın evlenmekle kocasınının Soyadını alır hükmü 28 Ocak 2024 tarihinde yürürlükten kalktı.
Anayasa Mahkemesi kadının evlendikten sonra kendi soyadını tek başına kullanabilmesinin önünü açan bir karara imza attı.
Buna göre, Türk Medeni Kanunu'nun kadınlara erkeğin soyadını alma zorunluluğu getiren 187. maddesinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildi.
Anayasa Mahkemesi Türk Medeni Kanunu'nun 187'inci Maddesi'ndeki "Kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır; ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir." hükmünü eşitliğe aykırı bularak iptal etti.
Anayasa Mahkemesi'nin söz konusu kararı 28 Nisan 2023 tarihli Resmi Gazete'de yayımlandı.
Dinin güncellenmesi bu olsa gerek.
Kim kimin kızı, kim kimin eşi, kim kimin çocuğu belli olmayacak.
Doğan çocuk kimin soyadını alacak tartışması ortaya çıkacak.
Kim kiminle evli belli olmayacak. Fuhuşun, gayri meşru doğan çocuk meselesinin önünü açacak.
Aileler arasında üstünlük, eşitlik, bağımsızlık kavgası çıkacak.
Evlilik hazırlığı ve akitleşme durumunda soyadı ayrımcılığı ile ayrılmalar vuku bulacak.
Mülteci ve Gayri müslim olanların Türkiye'ye yerleşmesi için vatandaşlık verilmesi de ülkenin birlik, bütünlük, bağımsızlık, inanç, maddi ve manevi olarak güvenliğini kaybedecektir.
Bu ve benzeri kanun ve yasaların değişmesinde bu iktidara verilen yetki sınırı aşmış durumdadır.
Her kullandığınız oyun mühründe yazan Evet; Vatanın, milletin, toprağın, bayrağın, dinin aleyhine vurulan bir hançer olmuştur.
Geri dönülmez bir pişmanlık batağına saplanmış kör, sağır, cahil, uyuyan, şeytanî gaflete bürünmüş bir millet olmuşuz.
Allah ıslah etsin, akıl, firaset versin, uyanış vesilesi kılsın.
Anasayfa
Yazarlar
Celal DEMİR
Yazı Detayı
Bu yazı 425+ kez okundu.
Soy-Ad
Soy-Ad
TC Anayasası Türk Medeni Kanunu 21 Haziran 1934 tarihinde kabul edilmiş olup 02 Temmuz 1934 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanmış ve 02 Ocak 1935′te yürürlüğe girmiştir. Bu kanunun kabulünden sonra soyadı, Türkiye'de kişilerin kimliğinin ayrılmaz bir parçası olmuştur. Kişilik veya hane yapısına göre olsun, hiç alâkası olmayan isimlendirme soyadı verildi, hatta ayrı hanelerde olduğu için kardeşlerin soyadları bile farklı isimlendirildi.
Tez avantaj olarak da iki, üç aynı isimi veya kuşaklar arasında anne, baba isimlerinin aynı olmasında, nüfusun artmasıyla kargaşalık önlenmiş oldu diyebiliriz.
Bu yasalaşmış kanunu adına da Türk Medeni Kanun denilmiş.
Bir hanenin reisi erkek idi.
Anne, baba ve çocuktan oluşan çekirdek ailenin de reisi baba idi.
Önceki yazılarımızda veya fikir beyanlarımızda evin reisi, son söz sahibi baba demiştik. Gelenek, görenek ve örf ve adetlerine dini kavramda müaşerat içinde yer alır.
Yani mükellef, sorumlu, hanım ve çocuklar erkeğe emanettir.
Hanımın iffeti, namusu, giyimi, gıdası, eğitimi, çocukların bakımı, yetişmesi, sosyal davranış, toplumsal ve aile bireyleriyle akraba bağı ile çocuğuna verilen isim, dini inanç, ibadet, ilmi, edebi olarak ve evlendirilmesine kadar sorumlulukları babanın üzerindedir.
Bu nedenle erkeğin miras hakkı bile fıkhî yönde kız kardeşe göre bu sebeplerden dolayı fazladır.
Velhasılı burada bir soyadı güncellemesi ortaya çıktı.
Batılaşma, Avrupa Birliği kriterlerine uyum sağlama, ve dayatma diyebileceğimiz bir kanunla karşı karşıya geldik.
Medeni Kanun denilen Soy-adı kanunu edebilikten çıkarılmak isteniliyor.
Kadın evlenmekle kocasınının Soyadını alır hükmü 28 Ocak 2024 tarihinde yürürlükten kalktı.
Anayasa Mahkemesi kadının evlendikten sonra kendi soyadını tek başına kullanabilmesinin önünü açan bir karara imza attı.
Buna göre, Türk Medeni Kanunu'nun kadınlara erkeğin soyadını alma zorunluluğu getiren 187. maddesinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildi.
Anayasa Mahkemesi Türk Medeni Kanunu'nun 187'inci Maddesi'ndeki "Kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır; ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir." hükmünü eşitliğe aykırı bularak iptal etti.
Anayasa Mahkemesi'nin söz konusu kararı 28 Nisan 2023 tarihli Resmi Gazete'de yayımlandı.
Dinin güncellenmesi bu olsa gerek.
Kim kimin kızı, kim kimin eşi, kim kimin çocuğu belli olmayacak.
Doğan çocuk kimin soyadını alacak tartışması ortaya çıkacak.
Kim kiminle evli belli olmayacak. Fuhuşun, gayri meşru doğan çocuk meselesinin önünü açacak.
Aileler arasında üstünlük, eşitlik, bağımsızlık kavgası çıkacak.
Evlilik hazırlığı ve akitleşme durumunda soyadı ayrımcılığı ile ayrılmalar vuku bulacak.
Mülteci ve Gayri müslim olanların Türkiye'ye yerleşmesi için vatandaşlık verilmesi de ülkenin birlik, bütünlük, bağımsızlık, inanç, maddi ve manevi olarak güvenliğini kaybedecektir.
Bu ve benzeri kanun ve yasaların değişmesinde bu iktidara verilen yetki sınırı aşmış durumdadır.
Her kullandığınız oyun mühründe yazan Evet; Vatanın, milletin, toprağın, bayrağın, dinin aleyhine vurulan bir hançer olmuştur.
Geri dönülmez bir pişmanlık batağına saplanmış kör, sağır, cahil, uyuyan, şeytanî gaflete bürünmüş bir millet olmuşuz.
Allah ıslah etsin, akıl, firaset versin, uyanış vesilesi kılsın.
Ekleme
Tarihi: 06 Şubat 2024 - Salı
Soy-Ad
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.