Sosyal medya (cep telefonu) bizi sosyalleştiriyor mu? yoksa kendi kimliğimizden örf, adet, gelenek, göreneklerimizden uzaklaştırıyor mu?
Sosyal medya doğru kullanılırsa çok güzel faydaları ve etkileri vardır. Mesela, çoğumuz sosyal medya üzerinde kendimizi geliştirebiliyoruz. Bilmediğimiz bazı konuları detaylı öğrenebiliyoruz. Önemli tarihi olayları kavrayabiliyoruz. Dünyada ki gelişmeleri izleyip, an be an takip edebiliyoruz. Elbette ki doğru kaynakların yanında maalesef yanlış kaynaklarda var. Buna çok dikkat edilmeli!
Gelelim şimdi Sosyal medyanın zararlarına; bu satırları yazarken de acaba neresinden başlasam ki, olumsuzlukların diye düşünmüyor değilim.
En başta hayatımızı kötü derecede etkiliyor: sosyalleşmemizi kısıtlıyor. Akşam oturmasına gittiğimizde hal hatır sormadan önce wifi şifresi soruyoruz? veya en yakın piriz nerde? diye soruyoruz. Neredeyse bu durum o kadar normalleşmiş ki, hatta gittiğiniz o misafirlikte size wifi şifresini istemeden direkt olarak şifreyi söyleyenler bile var. Bu durumla karşılaşanlarımız olmuştur elbet.
Kendimize ait düşüncelerimizi yitiriyoruz: Sosyal medyada ne kadar çok gezersek, kendimize ait düşüncelerimizden fikirlerimizden de vazgeçmiş oluyoruz maalesef. O kadar çok ayıklanamayan, gerçekçi olmayan kirli bilgiler dolaşıyor ki. Baka baka yada okuya okuya artık o bilgiler kafamızın içine oturuyor. Aslı var mı? Yok mu? araştırmadan o bilgileri gerçekmiş gibi benimsiyoruz. Bununla kalmayıp başkalarına da benimsemeleri için öneriyoruz.
Konuşmayı unutuyoruz: Birkaç arkadaş bir araya geldiğimiz zaman kafe, restoran, çay bahçesi yada her hangi bir yerde o arkadaşlarımızla neredeyse hiç konuşmuyoruz, konuşamıyoruz. Klasik üç beş kelime o kadar... Zaman nasıl geçti? kaç bardak çay kahve içtik? yada hiç mi içmedik? farkında bile değiliz.
Bağımlılık yapıyor: Hayatımızın odak noktası vazgeçilmezimiz oluyor. İstesek de istemesek de. Bizi kendisine öyle bağlıyor ki, neredeyse onsuz yaşayamayacağımızı htiriyor. İletişim kurmak güzeldir lakin oldu da şarjımız biterse, zaman durmuş gibi çölde kalmışız. Eyvah, vah, tühhh! moduna giriveriyoruz. Piskolojimiz bozuluyor tahammül dahi edemiyoruz.
Zamanın kıymetini bilmiyoruz: Kim ne yazmış? ne paylaşmış nasıl yorum yapmış? beş dakika bakıvereyim. Bir şey olmaz deyip, bir çok beş dakikanın geçip gittiğinin farkına bile varamıyoruz. Varsayalım ki farkına vardık Neyse diyoruz, o zamanın boşa geçtiğini idrak edemiyoruz.
Ailemizle olan bağları kopartıyoruz: Tüm ev halkı ortalama olarak akşam yedi gibi evde oluyor diyelim. Bir saat akşam yemeği sürdü desek saat oluyor. sekiz yatma vakti de ortalama gece oniki desek sekizden onikiye kadar dört saatin üç buçuk saatini aralıksız maalesef telefon ile geçiriyoruz. O kalan yarım saatte çay içerken meyve yerken lavaboya gidip gelme süresini çıkartıyorum ve bu döngü her akşam tüm aile fertleri anne baba ve çocukların tamamı için böyle maalesef. Gündüzü hiç katmıyorum onun hesaplamasını maalesef yapamayacağım. Bu durum böyleyken aile içi bağlar zedelenip ALLAH korusun, kopuyor ve altından kalkamayacağımız büyük sorunları beraberinde getiriyor.
Daha vereceğim örnek çok ama başlıca olan sorunlarımız bunlar değerli okuyucular. Sosyal medyanın (cep telefonun) içinde hem kendimizi kaybetmeyelim, hem de ailemizin kaybolmasına müsaade etmeyelim. Özellikle çocuklarımız cep telefonu kullanıyorsa çok dikkat edelim. Koruyucu aile paketlerini aktif hale getirelim ve sık sık hangi siteye giriyor. Nerede dolaşıyor gözlem altında tutalım. Çocuklarımız bizim geleceğimiz! maalesef sosyal medya da arama çubuğuna ne yazarsanız aradığınız şeyi size çıkartıyor arama yapanın yaşına bakmıyor bu yüzden sıkı takip edelim. Arama motorlarına derslerle alakalı kelimeler yazılmasına rağmen saçma sapan gayri ahlaki reklamlar içerikler çıkıyor. Devletimizin yetkili mercileride derhal bu gayri ahlaki sitelere erişim yasağını ivedi bir şekilde tartışmasız getirmesi gerekmektedir.
Yukarıda yazdım zamanın nasıl geçtiğini, İnanın geçen zamanın farkına çok geç varılıyor. Müslümanların zamanı çok kıymetli, boşuna öldürmeyelim. Alemlere Rahmet olarak gönderilen sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.S) şöyle buyurmuştur: “İki nimet vardır ki insanların çoğu (onları değerlendirme hususunda) aldanmıştır: Sağlık ve boş zaman.” Görüyoruz ki zaman ne kadar önemli Sevgili Peygamberimiz ifade ediyor. Günlük yapmamız gereken işlerimizi aksattırıyor. Birazdan yaparız, az sonra yaparız diyerek vaktimiz kayıp oluyor. Tüm işlerimiz görevlerimiz büyük bir ölçüde aksıyor. Konuyla alakalı olarak Prf. Dr. Necmettin ERBAKAN’ın şu sözü aklıma geliyor: Çağımızın en tehlikeli hastalığı erteleme hastalığıdır. Evet... Erbakan hocamın dediği gibi sosyal medya erteleme hastalığımızı büyük ölçüde tetikliyor.
Lütfen! Sosyal medyanın bizi esir almasına izin vermeyelim, bu bizim elimizde biliyorsunuz.
Sağlıcakla kalın.
#evdekalsağlıklıkal