Başlığı okuduğumda düşüncelerim bir anda yön değiştirdi. "Hoşgörümüzü kaybedersek insanlığımızı kaybederiz." Ne kadar derin bir gerçeği dile getiriyor bu cümle. İnsan olmanın temel gerekliliklerinden biri olan hoşgörüyü yitirdiğimizde, aslında insan olma vasfımızı da yitiriyoruz demektir.
Hoşgörü, farklılıklara saygı göstermek, anlayışlı olmak, empati kurabilmek demektir. Birbirimizi anlamaya, kabul etmeye çalıştığımızda insanlık adına büyük bir adım atmış oluruz. Ancak ne yazık ki günümüz dünyasında hoşgörü giderek azalmakta, yerini önyargı ve kin almaktadır.
Toplum olarak farklılıklara tahammül göstermek, bir arada yaşama kültürümüzü güçlendirecektir. Din, dil, ırk ayrımı yapmadan herkesin insan olduğunu kabul etmek, hoşgörüyü yaşam biçimi haline getirmek insanlığımızı koruyacaktır.
Eğer hoşgörümüzü kaybedersek, birbirimize karşı anlayışsızlaşır, kin ve nefret tohumları ekeriz. Bu da toplumsal huzuru ve barışı tehdit eder. Unutmayalım ki, insanlık tarihinin en büyük zaferleri hoşgörü sayesinde kazanılmıştır.
Belki de bugün yapmamız gereken en önemli şey, hoşgörüyü yeniden yeşertmek ve insanlığımızı korumak için çaba sarf etmektir. Çünkü hoşgörü olmadan, insanlık varlığını sürdüremez. Bu nedenle, birbirimize hoşgörüyle yaklaşarak, insanlığımızı ve geleceğimizi koruyabiliriz.