İran'ın İsrail'e Yönelik Saldırısı: Milli Çözüm Dergisinin Çarpıcı Analizi!

Dergi, İran'ın saldırısının aslında İsrail'e yarayacağını ve Netanyahu'nun prestijini artıracağını belirtti. Ayrıca saldırının Avrupa ülkelerinin desteğini yeniden kazanmasına ve bölgedeki dengeleri etkilemesine vurgu yapıldı. Bu analiz, İran-İsrail ilişkileri ve bölgesel dinamikler açısından önemli bir perspektif sunmaktadır.
Yazının tamamı şu şekilde:

İRAN HALKI KARARLI VE SİYONİZM’E KARŞIDIR
AMA
MEVCUT İKTİDAR, ŞOV KAHRAMANIDIR!..

13 Nisan 2024’te İran’ın İsrail’e güya yüzlerce İHA ve potansiyel füzeler fırlatmasının; küçük düşürücü ve düşündürücü sonuçları kafa karıştırıcıdır! Konunun anlaşılması için şu tespitlerin yapılması lazımdır:

1- Öncelikle; İran’ın saldırısı Filistin’e değil, İsrail’e yarayacaktır. İsrail bu saldırı ile Gazze’deki işgalini meşru göstermeye çalışacak, kabinesinde ve halkı içerisinde prestiji sıfırlanmış olan katil Netanyahu ise güven tazelemiş olacaktır.

2- Yani, İran’ın saldırısı göstermelik bir tavırdır. İsrail bu saldırıyla kendilerine destek vermekten yorulup bıkan ve artık neredeyse “Gazze işgaline son verin” diyecek olan Avrupa ülkelerinin desteğini yeniden arkasına alacaktır, almıştır.

3- Bütün vahşet ve dehşetlerine rağmen İsrail’e destek çıkan; ABD, İngiltere, Almanya, Fransa ve İtalya’da ve başka coğrafyalarda, işbirlikçi yönetimlerine karşı protesto gösterileri yapan duyarlı ve tutarlı halklara karşı, hükümetlerine mazeret, hatta meşruiyet kazandıran bu sonuçları, İran’ın siyasi ve askeri yöneticileri nasıl hesaba katamamışlardır? Oysa, örneğin Avustralya’da bir Süryani Kilisesi Papazı ve mensupları bile: “Birleşmiş Milletler’in Siyonist şeytanlarca kurulduğunu” söyleyecek kadar şuurlanmışlardı… Ve maalesef, Siyonist Yahudi Cemaati ve Mason Derneğince kiralanan 15 yaşındaki bir çocuk tarafından bıçaklanarak suikasta uğramışlardı.

4- Şimdi sormak lazımdı: İran tam olarak nereleri vurmayı başarmıştı? Bu harekâtla Filistin ne kazanmıştı? İran’ın saldırısından sonra, İsrail misilleme için neden Suriye’nin Şam şehrine saldırmıştı? İsrail bu saldırıdan ne kadar etkilenip geri adım atmıştı? İran’ın sözüm ona harekâtı niçin başlamadan sonuçlanmıştı? En önemlisi de İran, Gazze yedi aydır bombalanıp yok edilirken nerede kalmıştı ve bu nasıl kahramanlıktı?

5- Bu füze ve İHA saldırılarının günler öncesinden, İsrail ve ABD sever bölge ülkelerine haber verilmiş olması… Elbette ABD ve AB ülkelerinin hemen bunlardan haberdar olarak, İsrail’e koşup tedbirler alması, gönderilen İran füzelerinin ve İHA’larının vurulup devre dışı bırakılması, acaba bir devlet ciddiyetine yakışmayan sadece koyu bir gaflet ve cehaletin sonuçları mıydı, yoksa bir danışıklı dövüş mü oynanmıştı? İran tarafı da İsrail tarafı da biliyor ki, güya İran tarafından atılan yüzlerce İHA ve yine yüzlerce balistik füzeden %99’u Demir Kubbe’yi geçemezken, geçen %1 oranındaki füzenin bir kısmı da maalesef ülkemizdeki Malatya-Kürecik’ten gelen uyarıcı sinyallerle ABD, İngiliz ve Alman uçakları sayesinde vurulup etkisiz bırakılmışlardı. İsrail’e ulaşabilen füzelerin hepsinin de, ne hikmetse insan bulunmayan ve yerleşim alanı olmayan yerlere düşmesi tesadüf müydü, hesaplı ve planlı mıydı?

6- Dünya genelinde yoğun bir tarzda ve gün geçtikçe artarak devam eden “Filistin’e destek gösterilerine” böylece balta vurulması akıl kârı mıydı? İran’ın saldırısı ve kozları eğer, %1 isabet eden balistik füzelerden ibaretse ve eğer Gazze için elinden gelenin tamamı bu ise ve yaşanan İsrail’le danışıklı dövüş değilse, bu durum İran için ciddi bir fiyasko ve başarısızlık sayılmayacak mıydı?

7- Fırlatılan 200 füze ve 100 dron; İran’ın elindeki en etkili ve düşmanı hizaya getirici silahlar ise, maalesef netice ortadadır. Yok eğer danışıklı dövüş sergileniyorsa, bunun suçu ve sorumluluğu çok daha ağırdır.

8- Ve şayet; sokak çocuklarının havai fişek oyunları cinsinden, göstermelik ve halkı avutmaya yönelik olarak İran, elindeki basit füzeleri İsrail’e göndermişse, bunun İslami ciddiyet ve cesaretle hiçbir alâkasının olmadığı tartışılacaktır.

9- Bu talihsiz tavır; tüm dünyada “İsrail’le asla başa çıkılamayacaktır… İran bile umulanın çok altında ve oldukça etkisiz ve yetersiz kalmıştır… İsrail’le iyi geçinmek dışında hiçbir seçenek bulunmamaktadır…” gibi yanlış ve asılsız bir kanaatin oluşmasına yol açmıştır.

Ayrıca Türkiye Dış Bakanı Hakan Fidan’ın, başta İran ve birçok ülkedeki mevkidaşıyla başlattığı telefon trafiği ise, bu çiğ ve riyakâr şovun bizdeki kahramanlık numaralarıdır! Oysa terörist İsrail; bunların samimiyetini bilse, Türkiye ve İran’ın bir notası dahi, Katil Netanyahu şebekesinin rotasını şaşırttırır!..

10- Tekrar hatırlatıyorum, son yaşanan olay bir danışıklı dövüşü andırmaktadır!.. Bu saldırının; İsrail’in İran’a çok sert bir karşılık vermeye kalkışmasına, İran’a saldırıp büyük zararlara ve katliamlara yol açmasına uygun bir bahane olarak kullanılması, çok ciddi tahribatlara yol açacaktır. İsrail’in İran’a girip, ciddi yıkımlara ve katliamlara neden olması halinde, aklı başında olan her insan, İran’ın 13 Nisan 2024 saldırısını neden göze aldığı sorusunu gündeme taşıyacak ve bunun perde arkasını kaşıyacaktır. İran gibi her konuda anormal derecede tedbirli hareket eden bir devletin, hiçbir kazanım elde etmeden böyle bir riske girmesi şaşılası bir olaydır!..

Umuyoruz ki bu saldırının; İsrail’in haberi varken ve İsrail’in yararına olacak şekilde bir saldırı olduğunu, İran’ın bu saldırısının İsrail’in İran’a girişini meşru hale getirmek için, İran içinden gizli işbirlikçi ve gayri milli odakların bir hamlesi olduğunu… Bu hamlenin ardından İsrail, Amerika vesaire hepsinin birleşerek İran’a hücuma kalkışacağını ve bu müdahalenin kısmen Türkiye’ye de sıçrayacağını fark eden Milli Yapı, cesur ve kahraman İran halkını uyarıp, bu Siyonist ve emperyalist saldırıyı inşaallah savacaktır. Ve yine biliyoruz ve bekliyoruz ki, anayurdumuzda hazırlanan ve İran’a da aktarılan harika savunma teknolojileri sayesinde, bu Siyonist ve emperyalist çapulcular İran’da bozguna uğratılacak ve Kuvayı Milliye İttifakıyla Türkiye, kuduz İsrail’i yerin dibine batıracaktır.

Biliyorum, bize kızacak olan İranlı diplomatlara şunu hatırlatalım; bize gösterdiğiniz tepkili tavrı, asıl kuduz İsrail’e karşı takınınız ve “Attığı taş ürküttüğü kurbağaya değmedi” cinsinden değil, İsrail’i gerçekten hizaya getirecek, Tel Aviv’deki, Yafa’daki askeri tesisleri yerin dibine geçirecek füzelerinizi (eğer varsa…) gönderin de, önce biz alkışlayalım ve duacı olalım. Türkiye’deki mevcut yönetimin, işbirlikçi tavrını ve uyuz kahramanlık nutuklarını da bahane edip, “Erkekseniz siz yapın!..” mazeretine de sığınmayın… Milli Çözüm Dergisi olarak onları da, gerektiği şekilde sürekli uyardığımız açıktır. Ancak AKP iktidarının bu konudaki gevşeklik ve cesaretsizliği, sizlerin mazeretiniz sayılamayacağını da unutmayın!..

İran’ın, Trump’a: “Başka Seçeneğimiz Yok, Sizi Vurmak Zorundayız” İtirafı!

Eski ABD Başkanı Donald Trump, o dönem Teksas’ta yaptığı seçim konuşmasında; İran Devrim Muhafızları Komutanı Kasım Süleymani’nin Ocak 2020’de ABD tarafından öldürülmesinin ardından İranlı yetkililerin kendisiyle iletişime geçtiğini belirterek, Tahran’ın, ABD üssüne düzenlediği bir saldırıyı önceden haber verdiğini açıklamıştı.

ABD güçleri, 3 Ocak 2020’de İran Devrim Muhafızları, Kasım Süleymani’nin konvoyunu hedef almıştı, saldırıda Süleymani’nin de aralarında olduğu 10 kişi hayatını kaybetmiş durumdaydı. Olay, İran’da büyük infiale yol açmıştı. İran ordusu 8 Ocak’ta ABD’nin Irak’ın Anbar eyaletindeki Ayn el Esad Hava Üssüne ve Erbil’de Amerikan askerlerinin bulunduğu noktalara en az 22 füze atmıştı. Amerikalı yetkililer o dönem, üslerin saldırı öncesinde boşaltıldığını ve kimsenin zarar görmediğini vurgulamıştı.[1]

İran Dışişleri Bakanı Abdullahiyan: “ABD’ye ve Bölge Ülkelerine, Saldırıdan Önce Bilgi Aktardık!”

Abdullahiyan, saldırıya ilişkin değerlendirmesinde, “Bölge ülkelerini, saldırıdan 72 saat önce saldırının mahiyeti konusunda, ayrıca kısıtlı ve misilleme amaçlı olduğu hususunda bilgilendirdik.” ifadesini kullanmıştı. Saldırıyı “meşru müdafaa” olarak nitelendiren Abdullahiyan, İran Silahlı Kuvvetlerinin “doğru hesaplamalarla, insansız hava araçları ve güdümlü füzeler ile İsrail’e ait askeri üssü hedef aldığını”, söz konusu üssü, İran’ın “Şam’daki konsolosluk binasına düzenlenen saldırıya katılan F-35 uçaklarının kullanıldığını” hatırlatmıştı.

ABD, İran’a Ankara üzerinden mesaj iletmiş: “Saldırı kısıtlı olsun!” ricasını aktarmıştı!

ABD yönetiminin, İsrail’e insansız hava araçları ve füzelerle göstermelik ‘misilleme’ saldırısı düzenleyen İran’a, Türkiye üzerinden mesaj ilettiği ortaya çıkmıştı. Reuters’a konuşan bir Türk diplomatik kaynak, İran’ın İsrail’e karşı saldırısını, Türkiye’ye önceden haber verdiğini açıklamıştı.[2] Yetkili, ABD’nin İran’a Türkiye üzerinden saldırının ‘kısıtlı olması gerektiği’ mesajını verdiğini hatırlatmıştı.

BBC’ye bilgi veren bir Türk diplomatik kaynak da “(Dışişleri Bakanı) Hakan Fidan geçen hafta hem ABD hem İran Dışişleri Bakanıyla görüştü. İran tarafı, olasılıklar konusunda önden bilgi verdi” bilgisini aktarmıştı.

CENTCOM Komutanı İsrail’e Gitmişti. Konu; İran’ın Yanıtına Karşı Savunma Hazırlıklarıydı!

İran’ın İsrail’in Şam saldırısından sorumlu tuttuğu ABD, sözlü desteğin ardından sahada da İsrail’in yanında olacaktı. CENTCOM Komutanı Kurilla, İran’ın saldırıya yanıtını görüşmek için İsrail’e ziyaret yapmıştı.

Nasıl Savunacaklarını Konuşmuşlardı

Kurilla, İran ile vekillerinin, İsrail’e yönelik olası yanıtına karşı yürütülecek savunma planlarını görüşmek üzere yaptığı ziyaret kapsamında, İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant ve İsrail ordusunun üst düzey yetkilileriyle buluşmuşlardı. ABD Başkanı Joe Biden açıklamasında, “Olası bir İran tehdidine karşı İsrail’e sarsılmaz şekilde destek vermeye devam edeceklerini” vurgulamıştı. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken da İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant’a, İran ile onun bölgedeki vekillerinin tehditlerine karşı yanlarında oldukları mesajını tekrarlamıştı.

Kremlin’den Ortadoğu’ya İtidal Çağrısı…

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, İran-İsrail gerilimi sonrası Ortadoğu ülkelerine itidalli olma çağrısında bulunarak, “Tüm anlaşmazlıkların yalnızca siyasi ve diplomatik yöntemlerle çözülmesinden yanayız” mesajını aktarmıştı. ABD ve İngiltere’nin Rusya’ya yönelik metal alanında yaptırım uygulamasını değerlendiren Peskov, söz konusu yaptırımların “yasa dışı” olduğunu vurgulayarak, “Bu yaptırımlar, uygulayanların çıkarlarını da mutlaka olumsuz etkileyecek” ifadesini kullanmıştı.

İsrail, İran’ın Şam’daki Konsolosluk binasına 1 Nisan’da hava saldırısı yapmıştı. Saldırıda, İran Devrim Muhafızları Ordusundan ikisi General rütbesinde toplam 7 kişi ölmüştü. İran, İsrail’in Konsolosluk saldırısının, ülkesinin topraklarına saldırı anlamına geldiğini ve misillemede bulunacaklarını açıklamıştı.

Güvenlik Konseyi Toplantısı İkiyüzlülüğün Daniskasıdır!

BM’de utanç verici bir ikiyüzlülük gösterisi yaşanmıştı. İsrail’in Şam’daki İran Konsolosluğunu vurması neden kınanmamıştı? Kanunlar sizin için neden ülkeden ülkeye değişiklik gösteriyordu?

İran’ın, İsrail’e SİHA ve Füze Saldırısının Perde Arkası!

İran, ilk kez doğrudan İsrail topraklarına yönelik bir saldırı yapmıştı. 13 Nisan 2024 Cumartesi gecesi İsrail’de hava saldırısı sirenleri çalmış ve halka sığınaklara gitmeleri çağrısı yapılmış ve hava savunma sistemleri devreye girerken, patlamalar yaşanmıştı. Ülke genelindeki bazı noktalarda İran’ın yolladığı çok sayıda SİHA ve füzeler imha edilirken, birçoğu da İsrail topraklarına giremeden önce İsrail ve müttefiklerince vurulmuş durumdaydı. Çatışmada en az dokuz ülke rol almıştı. İran, Irak, Suriye ve Yemen’den yollanan SiHA’lar ve füzeler; İsrail, ABD, İngiltere, Fransa ve Ürdün tarafından vurulmuşlardı.

Saldırıda SİHA’lar, güdümlü ve balistik füzeler kullanılmıştı!

İsrail Ordusu, İran’ın İsrail’e doğru 300’den fazla SİHA ve füze gönderdiğini açıklamıştı. İsrail’e göre 170 SİHA, 30 güdümlü füze yer alırken, bunların hiçbiri İsrail hava sahasına ulaşamamıştı. İsrail Ordu Sözcüsü Amiral Daniel Hagari, ateşlenen 110 balistik füzenin de küçük bir kısmının ülkeye ulaşabildiğini hatırlatmıştı. BBC, bu sayıları bağımsız kaynaklarca doğrulatamamıştı. İran’dan İsrail’e en kısa mesafe; Irak, Suriye ve Ürdün üzerinden 1000 kilometre civarındaydı.

Bombardıman farklı ülkelerden yapılmıştı.

İran Devrim Muhafızları (IRGC), 13 Nisan 2024 Cumartesi gecesi SİHA ve füzelerin ateşlendiğini açıklamıştı. Irak güvenlik güçleri, Reuters’a yaptıkları açıklamada, Irak üzerinden İsrail yönüne giden füzeler görüldüğünü aktarmıştı. ABD Savunma Bakanlığı, Amerikan güçlerinin İran, Irak, Suriye ve Yemen’den gönderilen onlarca füze ve SİHA’yı imha ettiğini bildirmişti. Lübnan’daki İran destekli örgüt Hizbullah da İsrail işgali altındaki Golan Tepelerine iki ayrı roket saldırısı düzenlediklerini vurgulamıştı.

ABD Başkanı Joe Biden, ABD güçlerinin, İran tarafından yollanan SİHA ve füzelerin “neredeyse tamamının imhası için” İsrail’e yardımcı olduğunu açıklamıştı. Biden ayrıca, ülkesinin saldırıdan önce bölgeye savaş uçakları ve gemileri kaydırdığını vurgulamıştı. İngiltere Başbakanı Rishi Sunak, Kraliyet Hava Kuvvetleri’ne ait Typhoon tipi savaş uçaklarının bazı İran SİHA’larını imha ettiğini doğrulamıştı. İsrail’le barış anlaşması bulunan, ancak aynı zamanda İsrail’in Gazze’deki saldırılarını kınayan Ürdün’de ise kabine, vatandaşlarının güvenliği için hava sahasına giren bazı uçan cisimleri imha ettiklerini duyurmuşlardı. İsrail Ordusu, Fransa’nın da hava sahasının devriyesine yardımcı olduğunu aktarmıştı.

İsrail’in: “İran’a, Uygun Zamanda Karşılık Vereceğiz!” Uyarısı!

İsrail Savaş Kabinesi üyesi Benny Gantz, İran’ın İsrail’e yönelik saldırısına “uygun zaman ve şekilde” karşılık vereceklerini hatırlatmıştı. İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog da, İran’ın saldırısı sonrası “tüm seçenekleri değerlendirdiklerini” açıklamıştı. Siyonist Gantz, İran’a karşı bölgesel bir koalisyon kuracaklarını belirterek, “Bize uygun olacak şekil ve zamanda İran’a bedelini ödeteceğiz.” ifadelerini kullanmıştı. İsrail medyası ise Gantz’ın bu açıklamasını, İsrail’den İran’a karşı “hızlı bir misilleme yapılmasını desteklemediği” yönünde yorumlamıştı.

İsrail Savaş Kabinesi Toplanmıştı

İsrail medyasında yer alan haberlere göre, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Tel Aviv’de Savaş Kabinesi üyeleriyle toplanmıştı. İsrail Güvenlik Kabinesi; İran saldırılarına yönelik yanıtın, Savaş Kabinesi’nce alınmasını kararlaştırmıştı. Savaş Kabinesi’nde, Netanyahu’nun yanı sıra Savunma Bakanı Yoav Gallant ve ana muhalefet lideri Benny Gantz yer almaktaydı.

Herzog’un: “Tüm Seçenekleri Değerlendiriyoruz!” Çıkışı

İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, İngiliz Sky News televizyonuna, İran’ın hava saldırılarına ilişkin açıklama yapmıştı. İran’ın İsrail’e yönelik saldırısını “savaş ilanı” olarak nitelendiren Herzog, “itidalli oldukları, (İran ile çatışmanın) yansımalarını bildikleri ve ortaklarıyla müzakereleri olduğu için tüm seçenekleri değerlendirdiklerini” açıklamıştı.

ABD Basınının: “Biden Yalan Söylüyor!” İsyanı

Biden yönetimi ‘savaş yok’ dedikçe, İsrail-Hamas savaşı daha şimdiden 16 ülkeye yayılmış durumdaydı. İran’ın İsrail’e yönelik misilleme saldırıları Irak, Ürdün, Suudi Arabistan ve diğerlerini kapsayan Amerika liderliğindeki bölgesel bir savaşın başladığının kanıtıydı! Ortadoğu’daki bölgesel savaş şu anda en az 16 farklı ülkeyi kapsıyor ve İran topraklarından İsrail’e yönelik ilk saldırıları da içeriyor, ancak ABD daha geniş bir savaş olmadığı konusunda ısrar etmeye devam ediyor ve ABD, askeri katılımının boyutunu gizliyordu. Yine de İran’ın 13 Nisan 2024’te gerçekleştirdiği insansız hava aracı ve füze saldırılarına karşılık olarak ABD en az sekiz ülkeden uçaklar uçurup hava savunma füzeleri fırlatırken, İran ve vekilleri; Irak, Suriye ve Yemen’den silahlar ateşlenmeye başlamıştı.

Siyonist medya, bölgesel savaşın yokmuş gibi gösterilmesinde suç ortağıydı. New York Times, çatışmanın çoktan yayıldığından habersiz bir şekilde “Biden, İsrail’in başarılı savunmasının ardından gerilimin tırmanmasını önlemeye çalışıyor” diye haykırmıştı. The Economist, “İran, İsrail’e saldırarak geniş çaplı bir bölgesel savaş riskini göze aldı.” diye yazmıştı. NBC ise Beyaz Saray’ın yalanını tekrarlayarak “Bazı üst düzey ABD’li yetkililer, İsrail’in İran’ın eşi benzeri görülmemiş insansız hava aracı ve füze saldırılarına sert karşılık vermesinden ve ABD’nin de dahil olabileceği daha geniş çaplı bir bölgesel çatışmayı kışkırtmasından korkuyor” diyerek gerçekleri saklamıştı.

İsrail’de, ABD’nin Gizli Askeri Üssü Vardı!

İsrail’i savunma ağının bir parçası olarak Patriot ve Terminal Yüksek İrtifa Alan Savunması uzun menzilli karadan havaya füze bataryaları; Irak, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Suudi Arabistan, Ürdün ve İsrail’deki gizli “Site 512” kod adlı ABD üssünde konuşlandırılmıştı. Bu varlıklar -Kuveyt, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar ve Suudi Arabistan’da bulunan ABD uçaklarıyla birlikte- İsrail (ve kendi bölgesel üsleri) üzerinde bir kubbe oluşturmak üzere birbirleriyle iletişim kurmak ve iş birliği yapmak üzere programlanmıştı. Bahreyn gibi diğer ülkeler de bu ağın bir parçası olmak için Patriot füzeleri satın alırken, İngiltere de bölgesel savaş ağıyla yakından bağlantılıydı.

Bu Gemiler Bölgesel Savaş İçin Hazırlanmıştı!

Suriye’deki İran Büyükelçiliğine saldırı ve Ürdün’deki Amerikan üssüne İran destekli milislerin saldırıları, Biden’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan’ın; ‘Ortadoğu bölgesi yirmi yıldır olmadığı kadar sakin’ sözünü yalanlamaktaydı. Biden yönetiminin, savaşın Gazze’nin ötesine uzandığını reddetmesi aldatmacaydı.

ABD ve İsrail, Yandaş Ülkeleri de Katarak İran’a Ani Bir Saldırı Hazırlığındaydı.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde İran-İsrail Tartışması

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, İsrail çağrısı üzerine acilen toplanmıştı. Toplantıda Birleşmiş Milletler Daimi Üyesi 5 devlet arasında gerilim yaşanmıştı. ABD, İngiltere ve Fransa; İran’ı kınayıp İsrail’e destek verirken, Rusya ile Çin temsilcileri ise İsrail’in İran’ın Şam misyonunu vurmasına neden tepki gösterilmediğini sorgulamıştı. Ve tabi hepsi rol icabıydı!

Hakan Fidan’ın Ayarı ve Amacı!

Türkiye’nin, İran ve İsrail’i karşı karşıya getiren bunalım süresince izlediği politikanın iki temel boyutu vardı. Bu kapsamda verdiği en önemli uyarı, İsrail-Hamas savaşının “bölgesel savaşa dönme” tehlikesinin çok da uzak olmadığıydı. Dışişleri Bakanlığı’ndan 14 Nisan 2024 günü yapılan açıklamada, “İsrail’in Gazze’de sürdürdüğü savaşın yayılma ve tırmanma riski barındırdığına dair uyarılarımızı uzun süredir tüm muhataplarımıza hatırlatmaktayız. İsrail’in, İran’ın Şam Büyükelçiliğine gerçekleştirdiği uluslararası hukuka aykırı saldırı, kaygılarımızı haklı çıkarmıştır. İran’ın bu saldırıya yaptığı misilleme ve takip eden gelişmeler, olayların hızlı biçimde bölgesel bir savaşa dönüşebileceğini bir kez daha göstermiştir” görüşü aktarılmıştı.

Dışişleri Bakanı Fidan, geçen aylarda yaptığı açıklamalarda, insanlığın Gazze’de bir yol ayrımına geldiğini, buradan “ya daha büyük bir savaş ya da büyük bir barış çıkacağını” vurgulamış, Türkiye’nin tercihinin barış olduğunu tekrarlamıştı.

Blinken’dan Fidan’a Teşekkür Mesajı!

Ankara-Washington hattındaki diyalog, İran’ın saldırısının tamamlanmasından sonra da tekrarlanmıştı. Dışişleri Bakanı Fidan, 14 Nisan’da İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile görüştükten sonra ABD Dışişleri Bakanı Blinken ile bir kez daha telefonda görüş alışverişinde bulunmuşlardı. Diplomatik kaynakların verdiği bilgiye göre Fidan, İranlı muhatabına Türkiye’nin, İsrail’e yönelik misillemenin ardından bölgede daha fazla gerilimin tırmanmasını istemediğini hatırlatmıştı. Abdullahiyan da Fidan’a “Operasyonun sona erdiği, İsrail yeni bir saldırı gerçekleştirmezse harekâta geçmeyeceğini” aktarmıştı.

Aslen Yahudi olan ve Siyonist İsrail’e hizmetkârlıktan gurur duyan ABD Dış Bakanı Blinken’ın, Hakan Fidan’a oynadığı rol için teşekkür etmesi; bunların, kimlerin piyonu olduklarının kanıtıydı.

Zaten, MİT ile CIA Arasında Kritik Bir Görüşme Yapılmıştı!

Güvenlik kaynaklarından alınan bilgiye göre CIA Başkanı Burns, bayramda MİT Başkanı Kalın’ı arayarak İran-İsrail gerginliğinde arabulucu olması ricasını aktarmıştı. Ayrıca ABD Dışişleri Bakanı Blinken’ın Hakan Fidan ile görüştüğü öğrenilirken, Dışişleri Müsteşarı John Bass’ın Türkiye’ye geleceği anlaşılmıştı. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile bir telefon görüşmesi yapmıştı. Görüşmede, İran’ın İsrail’e yönelik misilleme saldırısı sonrasında bölgedeki mevcut durum ele alınmıştı. Bakan Fidan, bölgedeki krizin tırmanma ve yayılma ihtimalinden endişe duyulduğunu vurgulamıştı.

John Bass’ın Türkiye’de Ne İşi Vardı?

Bu arada ABD Dışişleri Bakanlığı İdari İşler Müsteşarı ve Siyasi İşler Müsteşar Vekili John Bass, Bakan Yardımcısı Büyükelçi Burak Akçapar’ın daveti üzerine 15-16 Nisan 2024 tarihlerinde Türkiye’ye uğramıştı. Ziyarette Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, ABD Dışişleri Bakanının eş başkanlıklarında 7-8 Mart 2024 tarihlerinde düzenlenen 7. Türkiye-ABD Stratejik Mekanizma toplantısında kararlaştırılan hususlar dahil, ikili ilişkiler, Gazze’deki güncel gelişmeler, bölgesel ve uluslararası konuların görüşülmesi kararlaştırılmıştı.

İran ‘Misillemesi’ Türk Basınını İkiye Ayırmıştı; Kimi Destek Çıkmış, Kimi ‘Tiyatro’ Benzetmesi Yapmıştı!

İran’ın İsrail’e düzenlediği ‘drone’ operasyonu Türk basınını ikiye ayırmıştı… Kimi gazeteler operasyonu “tiyatro” ve “fiyasko” olarak tanımlarken kimi gazeteler manşetten İran’a destek çıkmıştı.

Yeni Şafak gazetesi operasyonu manşetine bile taşımamıştı… Birinci sayfasında yer alan operasyon haberine “320 füze 1 yaralı” başlığını atan Yeni Şafak, saldırıda yaralanan kız çocuğunun da İsrail’in savunma füzeleri nedeniyle yaralandığını hatırlatmıştı…

Türkiye gazetesi, “İran’ın ‘Gerçek Vaat’ operasyonu ‘boş vaat’ operasyonu çıktı” yorumunu yapmıştı. “Savaş Tiyatrosu” manşetiyle çıkan Türkiye gazetesinin haberinde “İHA’ların tamamının havada yok edildiği” vurgulanmıştı. Akit gazetesi de operasyon için “Tam bir fiyasko” ifadesini kullanmıştı. Akit, “Hiçbir stratejik hedefi vuramadılar” yorumunu yazmıştı. Nurcu Yeni Asya gazetesi ise manşet haberine “Misilleme İsrail’e yaradı” başlığını atmıştı.

Akşam gazetesi “Tahran, ABD’de zayıflayan İsrail desteğini güçlendirdi” yorumunu yaparken, manşetine “İran vurmuş gibi yaptı” başlığıyla çıkmıştı. Sabah gazetesi manşetinde “İsrail yeni katliama zemin hazırlıyor” derken benzer şekilde, “Netanyahu’ya geniş manevra alanı açıldı” yorumunu yapmıştı.

Erdoğan şakşakçısı Aydınlık gazetesi ise “İran mazlumların yumruğu oldu” derken, Milli Gazete “İsrail’e atılan her taş kıymetlidir” manşetiyle yayımlanmış ve dengeli bir başlık atmıştı. Yeni Mesaj gazetesi ise “İran dediğini yaptı” diye kendilerini avutmuşlardı.

İran’ın “Ayıp Savma ve Halkını Avutma” Operasyonları!

Hatırlayınız; İsrail, İran’ın Şam’daki konsolosluk binasına 1 Nisan 2024’te havadan saldırmıştı. Saldırıda İran Devrim Muhafızları Ordusundan ikisi General 7 kişi ölmüştü. İran ise; bu saldırının ülkesinin topraklarına saldırı anlamına geldiğini ve misillemede bulunacaklarını açıklamıştı. Ve İran, 13 Nisan’da İsrail’e kamikaze insansız hava araçları, balistik ve seyir füzesiyle saldırı yapmıştı. İsrail kamu yayın kuruluşu KAN’ın haberine göre İran, yaklaşık 100 balistik füze, 30 seyir füzesi ve 160 kamikaze İHA yollamıştı. Bu, İran’ın İsrail’e yönelik ilk doğrudan saldırısıydı. Yabancı analistlere göre İran bunu ‘sınırlı ve dikkatle ayarlanmış bir saldırı’ olarak tanımlamıştı. İran, saldırının tüm hedeflerine ulaştığını ve 1 Nisan’da Şam’da İranlı komutanların öldürüldüğü saldırıya yanıt olduğunu söylese de aslında bu harekât tam bir fiyaskoyla sonuçlanmıştı.

BBC’nin haberine göre Chatham House’da yardımcı araştırmacı olarak görev yapan Dr. Lina Khatib, BBC Radio 5 Live’a verdiği demeçte, İran’ın saldırısının “dünyanın tanık olmasını istediği bir tür gösteri” olduğu yorumunu paylaşmıştı. Dr. Khatib, saldırının “yüksek koreografili” ve “aslında oldukça sınırlı” olduğunu aktarmıştı. Khatip, İran’ın misillemeyi “hesaplanmış” olarak değerlendirdiğine dair bir açıklama yaptığına atıfta bulunup “Bu da gösteriyor ki İran, İsrail’e doğrudan karşılık vermiş gibi görünmek için çok güçlü bir mesaj göndermek istiyor ama aynı zamanda meselenin daha fazla tırmanmasını da kesinlikle istemiyor” ifadesini kullanmıştı.

Sonuç olarak:

Bir yandan Tahran yönetimi daha güçlü bir saldırı ile tehditler savurarak yeni bir denklemden bahsederken, diğer yandan da uluslararası itidal çağrıları yapılmaktaydı.

İsrail savaşı nedeniyle Gazze’nin güneyine göç etmek zorunda kalan Filistinlilerin bir kısmı Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki yerlerine geri dönmeye başlamıştı. İsrail, cumartesiyi pazara bağlayan gece 300’den fazla seyir füzesi, balistik füze ve insansız hava aracı (İHA) ile gerçekleştirilen İran saldırısına nasıl karşılık vereceğini planlamaktaydı. Washington’ın; Tel Aviv yönetimine karşılık vermemesini tavsiye ederken, aynı zamanda böyle bir şey olursa buna katılmayacağını da vurgulaması, İran’ı ve dünyayı oyalama amaçlıydı.

Binyamin Netanyahu hükümeti, kendisini büyük bir karşılık vermesi için aşırı sağcıların baskısı ile Tel Aviv’de Tahran’a karşı bölgesel bir koalisyon kurma arayışına başlamıştı.

Tahran yönetimi ise İsrail’in Şam’daki İran Konsolosluğunu hedef almasına verdiği askeri yanıtın sona erdiğini açıklamıştı. Ancak İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, İsrail’in herhangi bir pervasız yanıtının daha güçlü ve daha kararlı bir karşılık gerektireceği uyarısı yapmıştı. İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan yabancı diplomatlara, “İran’ın İsrail’deki meskûn ya da ekonomik birimleri hedef almadığını ve operasyonlarının noktasal olduğunu” vurgulaması ve özür diler tavrı takınması enteresandı. Bizim kanaatimize göre; her şeye rağmen, fırsatını bulunca, Siyonist İsrail, ABD ve AB ülkelerinin de desteği ile İran’a saldıracaklardı. Ama İran ve Türkiye’de yaşanacak zihniyet değişimleri sonucu, bu sefer Kuduz İsrail’e ciddi ve tarihi bir saldırı başlatılacak ve bu çıbanbaşı ortadan kaldırılacaktı!?