yandex
Aydın UZKAN
Köşe Yazarı
Aydın UZKAN
 

BİLMİYORUM O HALDE VARIM !

Bilmemek  değil, öğrenmemek ayıp demiş atalar. İlmin yarısı bilmiyorum diyebilmektir diye eklemiş ardından gelen nesil. Şimdi ise bilmemenin, ötekini saf dışı bırakmanın anahtarı olduğu bir çağdayız. Her konuda fikir beyan eden böylesine uzman(!)larla dolu her yanımız. Herşeyi bildiğini zannettiği cehaletiyle , muhalif görüşü yerle bir etmeye canla başla girişen acizlerdir bunlar. Adamlar herşeyi,  yemiş, yutmuş, hatmetmiş  ve anlatıp, öğretmeye odaklanmış. İflah olmaz bir şuursuzluk cehenneminde ve  sınırı olmayan bir düşüş içinde , etrafa ayar vermekten bitap düşmüşler. Sınavda ‘’bilmiyorum ‘’ cevabı vereceği bir soru  çıkmasa diye ümit ederler hep. ‘’ Nasıl bilemezsin ?’’ sorusuna muhatap olmamak için on takla atarlar. Hele bir de mürekkep yalamış yutmuş kategorideyseler, ‘’ bilmiyorum ‘’ kelimesine dillerine hiç değdirmezler. Bunlar Mevlana’nın hiçbir tartışmada yenemediği , Sokrates’in bir türlü derdini anlatamadığı çok bilenler.  ’’Halbuki bilmediğimiz konularda tereddütsüz ‘’ bilmiyorum ‘’ diyebilmek müthiş bir meziyettir ve görünen o ki, pek az insanda bulunur . Tevazunun anahtarı ‘’ bilmiyorum ‘’ kelimesinde gizlidir. Bilmiyorum diyebilmek, öğrenmenin kapılarını sonuna kadar açar. Bilmiyorum diyebilen aynı zamanda ‘’ bilmek istiyorum ‘’ diyebilendir. Bilmediğini bilen, kendini bilen insandır. Yeni şeyler öğrendikçe bilmediklerinin daha çok farkına varır insan. Biliyorum dediğinde ise artık öğrenecek bir şeyi yok demektir. Biliyorum demek, öğrenme fırsatlarını elinin tersiyle itmek demektir.  ‘’ En doğrusunu ben bilirim ‘’ diye düşünmek ahmaklığın açık bir işaretiyken,‘’ Bildiğim tek şey hiç bir şey bilmediğimdir.’’ diyebilmek, bu nedenle bilgeliğin zirvelerini temsil eder. (1) ‘’ Ne kadar biliyorsak bir o kadar büyüyor bilinmezlik perdesi. Atom bombasını bildik ama hangimizin evinde patlayacağını bilmiyoruz.’’diyor Mehmet Emin Durmuş bir yazısında. Balıkların  her  şeyi  sudan  ibaret  zannetmesi gibi , insanlarında bilmediği  ama bildiğini zannettiği çok şeyler var. Bilmek ya da bilmemek İşte bütün mesele bu aslında. Zira bilmek , risk barındıran  bir şey aslında. Bildikten  sonra eskisi gibi bakamıyorsunuz dünya denen bu sahneye. Durumun sırrını çözmüşlük hissiyle avunanlar ise, cahillik mutluluktur diyerek sıyrılıyor işin içinden. Gökyüzünü bilmeden seyretmek, engin denizlerin seyrine bilmeden dalmak, bilmeden dinlemek, bilmeden bakmak, bilmeden duymak, bilmeden düşünmek hakikate ulaşmanın yoludur ya da bilmiyormuş gibi yaşamak… Bilmek problemdir, bilmemek çözüm. Bilmek azdır, bilmemek çok. Bilmek yalnızlıktır, bilmemek birliktelik. Bilmek uzaktır, bilmemek yakın. Bilmek gecedir, bilmemek gündüz. Bilmek korkudur, bilmemek emin olmak. Bilmek acıdır, bilmemek tatlı. Bilmek bir şeydir ama bilmemek her şey. (2) Bilmek ile bilmemek arasına kainat sığar. İnsanoğlu ise öğrenmekle yükümlü. Bildiğini zannettiği zanlara ve sanılara ‘’ bilmiyorum ‘’ balyozuyla cesurca vurma cesaretini  gösterme mecburiyetinde. Aksi halde cehaletin zincirleri her yanımızda şangırdamaya devam edecektir. Hangi yoldan gidileceğini bilmemek,  yolun bulanamayacağı anlamına gelmez. Mühim olan eksiliği tamamlama gayretidir. Şeyh Edebali ne güzel söylemiş ‘’ Her şeyi çok iyi bilmenize gerek yok, kadir kıymet bilin yeter...’’ İFA, Sınırları Aşmak, Sinan Canan, s,89 www.milligazete.com.tr / Fatih Yılmaz, 19.08.2019
Ekleme Tarihi: 19 Ocak 2021 - Salı

BİLMİYORUM O HALDE VARIM !

Bilmemek  değil, öğrenmemek ayıp demiş atalar. İlmin yarısı bilmiyorum diyebilmektir diye eklemiş ardından gelen nesil. Şimdi ise bilmemenin, ötekini saf dışı bırakmanın anahtarı olduğu bir çağdayız.

Her konuda fikir beyan eden böylesine uzman(!)larla dolu her yanımız. Herşeyi bildiğini zannettiği cehaletiyle , muhalif görüşü yerle bir etmeye canla başla girişen acizlerdir bunlar. Adamlar herşeyi,  yemiş, yutmuş, hatmetmiş  ve anlatıp, öğretmeye odaklanmış. İflah olmaz bir şuursuzluk cehenneminde ve  sınırı olmayan bir düşüş içinde , etrafa ayar vermekten bitap düşmüşler.

Sınavda ‘’bilmiyorum ‘’ cevabı vereceği bir soru  çıkmasa diye ümit ederler hep. ‘’ Nasıl bilemezsin ?’’ sorusuna muhatap olmamak için on takla atarlar. Hele bir de mürekkep yalamış yutmuş kategorideyseler, ‘’ bilmiyorum ‘’ kelimesine dillerine hiç değdirmezler. Bunlar Mevlana’nın hiçbir tartışmada yenemediği , Sokrates’in bir türlü derdini anlatamadığı çok bilenler.

 ’’Halbuki bilmediğimiz konularda tereddütsüz ‘’ bilmiyorum ‘’ diyebilmek müthiş bir meziyettir ve görünen o ki, pek az insanda bulunur . Tevazunun anahtarı ‘’ bilmiyorum ‘’ kelimesinde gizlidir. Bilmiyorum diyebilmek, öğrenmenin kapılarını sonuna kadar açar. Bilmiyorum diyebilen aynı zamanda ‘’ bilmek istiyorum ‘’ diyebilendir. Bilmediğini bilen, kendini bilen insandır.

Yeni şeyler öğrendikçe bilmediklerinin daha çok farkına varır insan. Biliyorum dediğinde ise artık öğrenecek bir şeyi yok demektir. Biliyorum demek, öğrenme fırsatlarını elinin tersiyle itmek demektir.  ‘’ En doğrusunu ben bilirim ‘’ diye düşünmek ahmaklığın açık bir işaretiyken,‘’ Bildiğim tek şey hiç bir şey bilmediğimdir.’’ diyebilmek, bu nedenle bilgeliğin zirvelerini temsil eder. (1)

‘’ Ne kadar biliyorsak bir o kadar büyüyor bilinmezlik perdesi. Atom bombasını bildik ama hangimizin evinde patlayacağını bilmiyoruz.’’diyor Mehmet Emin Durmuş bir yazısında. Balıkların  her  şeyi  sudan  ibaret  zannetmesi gibi , insanlarında bilmediği  ama bildiğini zannettiği çok şeyler var.

Bilmek ya da bilmemek İşte bütün mesele bu aslında. Zira bilmek , risk barındıran  bir şey aslında. Bildikten  sonra eskisi gibi bakamıyorsunuz dünya denen bu sahneye. Durumun sırrını çözmüşlük hissiyle avunanlar ise, cahillik mutluluktur diyerek sıyrılıyor işin içinden.

Gökyüzünü bilmeden seyretmek, engin denizlerin seyrine bilmeden dalmak, bilmeden dinlemek, bilmeden bakmak, bilmeden duymak, bilmeden düşünmek hakikate ulaşmanın yoludur ya da bilmiyormuş gibi yaşamak… Bilmek problemdir, bilmemek çözüm. Bilmek azdır, bilmemek çok. Bilmek yalnızlıktır, bilmemek birliktelik. Bilmek uzaktır, bilmemek yakın. Bilmek gecedir, bilmemek gündüz. Bilmek korkudur, bilmemek emin olmak. Bilmek acıdır, bilmemek tatlı. Bilmek bir şeydir ama bilmemek her şey. (2)

Bilmek ile bilmemek arasına kainat sığar. İnsanoğlu ise öğrenmekle yükümlü. Bildiğini zannettiği zanlara ve sanılara ‘’ bilmiyorum ‘’ balyozuyla cesurca vurma cesaretini  gösterme mecburiyetinde. Aksi halde cehaletin zincirleri her yanımızda şangırdamaya devam edecektir.

Hangi yoldan gidileceğini bilmemek,  yolun bulanamayacağı anlamına gelmez. Mühim olan eksiliği tamamlama gayretidir. Şeyh Edebali ne güzel söylemiş ‘’ Her şeyi çok iyi bilmenize gerek yok, kadir kıymet bilin yeter...’’

  1. İFA, Sınırları Aşmak, Sinan Canan, s,89
  2. www.milligazete.com.tr / Fatih Yılmaz, 19.08.2019
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve bolbolhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.