Ağızdan çıktığı anda merak, tereddüt ve şüpheyi peşi sıra sürükleyen onca kelime var. Acaba da bunlardan bir tanesi. Kararsızlık ve kuşkuyla kol kola yürüyen bu kelime, insanın aklını en çok yoran , gereksiz zihinsel işgallerin sinsi failidir. İkircikli yılların tozlu adımlarıdır. Temiz akan ırmaklara acabalar karıştığında, suyun rengi bulanır.
Beklentisi bol bir sorudur ‘’acaba’’. Kocaman bir soru işareti yerine de kullanılabilen, hayata ironi katan cevaplar ortaya çıkarır. İnsanların şaşırmışlıklarını, doğruları kabullenemeyişlerini ve acizliklerini ele veren ipucudur.
Hiçbir kesinliğe sahip değilken bile , zihnin bir durumu var kılmasıdır acabalar. Hakikate ulaşmak için, akıl ha bire patika yollara çekilir.
Paranoyaların başlangıcı da her cümlenin başına ‘’acaba’’ koymaktır . Bazen beklentisiz gelip yerleşir beynin kıvrımlarına. Her gün bir parça kemirir. Öyle kıskançtır ki, ondan başkasını zihinde barınmasın ister. Rahatsız ve rahat duramayan zihinlerin parazitidir bu yüzden .
Rahat bir uyku dahi uyutmaz. Uyutsa bile kâbuslar gördürür. Acabalar içinde dolanırken yorulur , yoruldukça buharlaşır insan.
Acabalarla başlayan, keşkelerle bitirir. Acabanın kıskacında kalan insan, sürekli zan üzeredir. Bu hal onu eylemden alıkoyup , ruhun dinamiklerini öldürür. Sonuçsuz bir didişmenin kucağına iter.
Çoğu insanın zihninde ve dilinde vardır acabalar . Acaba dedikten sonra, yaşanan olaylar ve verilecek tepkiler bir cerrah hassasiyeti ile derinlemesine düşünülür. Nadiren söylemek neyse de , dillere pelesenk olmuş ise , o zaman zihinlerde bir kararsızlık furyası hüküm sürüyor demektir.
Bu kararsızlık rüzgarına kapılanların zihinlerinde ‘’Acaba öyle mi yapsaydım , acaba diğerini mi seçsem ‘’ gibi yüzlerce cümle feveran eder. Bu hal onların beynini yer bitirir. Motivasyonu düşürüp özgüveni ve kendine olan saygısını azaltan acaba’lar, kaygıların da üst seviyede seyretmesine neden olup, ruh sağlığını da olumsuz etkiler.
Acabalar, olayların geri planında birtakım görünenlerin dışında başka şeylerin olduğuna dair inançlardan da kaynaklanır. Çok fazla acaba, duyguların değil zekanın bir kusuru sayılır.
Bir acaba’nın bir diğer acabayı doğurması an meselesidir. Bu zincirleme düşüncelerin kilitlenmesine kadar sürer. Zihin tereddütlerin girdabında can çekişirken , bir girdaptan bir girdaba düşer insan. Acaba’ların neden olduğu sorular , belirsizlikler ve kararsızlıklar yüzünden boğulacak gibi olur. Bu endişe ile birlikte yaşadığı çaresizlik, onu tükenişe doğru çeker götürür.
Sıtkı Aslanhan acaba ile ilgili olarak bir kitabında şöyle der:‘’Acaba sorusunu sormaya başladığınız an gücünüzün, enerjinizi kaybettiğiniz andır. İçerde bir kurt beyni kemirmeye başlamıştır. Kemirdikçe gücünüzün azaldığını hissedeceksiniz. Tereddüt etmeyin. Hayatın bazı anları vardır. Örneğin kaza yapanlar bir anlık tereddütle ; sollasam mı solamasam mı geçsem mi geçmesem mi ? Frene mi bassam, gaza mı bassam ?’’ derken bir an bir tereddüt. Allah muhafaza…’’(2)
Acaba, umut edilerek başlanan bir süreci baltalayan , zalim bir kelimedir. Bu yüzden hayatın her alanında oluğu gibi, ‘’acaba ‘’ derken de denge elden bırakılmamalıdır. Uzun soluklu huzur isteniyorsa , hayatı acabalarla yaşamak yerine, kaptanı iyi ki olan gemilere binilmelidir. Göreceksiniz ki; o gemi selamet sahiline ulaştığında sizde kurtulacaksınız, fareler de…
- Duyarlı Gencin Hayat Rehberi ; Sıtkı ASLANHAN