yandex

Tunus'ta seçmen geleneksel siyaseti cezalandırdı

DÜNYA (AA) - Anadolu Ajansı | 17.09.2019 - 17:18, Güncelleme: 16.12.2020 - 17:32 2879+ kez okundu.
 

Tunus'ta seçmen geleneksel siyaseti cezalandırdı

Tunus'ta cumhurbaşkanlığı seçimlerinin birinci turunda, açılan sandıklara göre,Kays Said ile Nebil el-Karvi'nin ikinci tura kalması "seçmenin başarısız bulduğu geleneksel siyaseti cezalandırdığı" şeklinde değerlendiriliyor.

"Arap Baharı" adı verilen sürecin doğum yeri ve bu süreçte demokrasi alanında elde ettiği ilerlemeyi koruması açısından son kalesi olarak görülen Tunus, pazar günü cumhurbaşkanını seçmek üzere sandığa gitti. Tunus'ta seçimleri yöneten Yüksek Seçim Komisyonu (YSK), sandıkların yüzde 89'unun açılmasının ardından, bağımsız aday Anayasa Profesörü Kays Said'in yüzde 18,8 oyla birinci Nebil el-Karvi'nin yüzde 15,7'lik oyla ikinci olduğunu açıkladı.  Tunus'ta seçimin ikinci turu 'Anayasa Profesörü ve tutuklu medya patronunun' Bu sonuçlara göre, ikinci tur için geleneksel siyasetin dışında kalan bu iki adayın ipi göğüslemiş olması, Tunus'ta seçmenin "ülkenin günlük sorunlarına ve bunların başında da kötü giden ekonomiye bir çözüm bulamadıkları için geleneksel siyasete ve devrimden sonra Tunus'ta siyaset sahnesine çıkan isimlere bir mesaj vermek istediği" şeklinde yorumlandı. Kays Said'den "devrimin hedeflerini hayata geçireceği" mesajı Tunus'un 2014'te hayata geçirdiği ve "Arap dünyasının en demokratik anayasası" olarak gösterilen metnin mimarlarından 61 yaşındaki Kays Said, seçim öncesinde anketlerde dikkati çeken geleneksel siyaset dışı aday olarak öne çıktı. Anayasa Profesörü Said, herhangi bir siyasi partiyle ittifak kurmadığı gibi iş dünyasından gelen yardım tekliflerinin yanı sıra devletin cumhurbaşkanlığı seçim kampanyası ödeneğini de reddetti. Kendine has hitabet ve söylemiyle öne çıkan Said'in, "siyasette ahlak, yolsuzlukla mücadele" gibi konulardaki vaatleriyle Tunus'ta geleneksel siyaset ve sandığa küsmüş seçmenleri oy vermeye ikna edebileceği sıkça dillendirildi. Said, 2011'de "Arap Baharı" isimli süreçte bir çok başkentte sıkça dile getirilen "halk rejimin yıkılmasını istiyor" sloganını çevirerek "halk istiyor" sözleriyle kampanyasını yürüttü. Seçimlerin birinci turunu zirvede tamamlayan Said, sonuçların belli olmasından sonra yaptığı açıklamada, Tunus'ta 2011'de gerçekleştirilen devrimin "hedeflerinin hayata geçirilmesi" için çalışacağını belirterek, "Kamu işlerinin idaresinde kanun ve halkın iradesine bağlı kalmak temel yapı taşı olacak." ifadelerini kullandı. Said, çalışmalarında birinci önceliğinin "halkın güvenini kazanmak" olduğunun altını çizdi. Kays Said'in programının detayları bilinmiyor Uzmanlar ise "güçlü ve sarih hitabetine rağmen Said'in programının tam detaylarıyla bilinmediğine ve gizemli kaldığına" dikkati çekiyor. AA muhabirine konuşan Tunuslu siyasi analist Muhammed el-Hadi el-Cibali, Said'in seçmen tabanının genelde devrime katılmış kesimlerden geldiğine işaret ederek, "Said'in tabanında partisinden dışlanmış veya uzaklaşmış, solculardan, İslamcılara, her kesimden isme rastlamak mümkün." dedi. Anayasa Profesörünün programının detaylı olmamasının bir nedeni olduğunu savunan Cibali, Said'in söylemlerinde "Tunus'taki devrimin değerleri ve izlerinin bulunduğunu" belirterek, bunun da seçmeni ikna etmeye yeterli olduğunu söyledi. Seçmen oyuyla cezalandırdı Cibali, Tunuslu seçmenin devrimden sonra siyaset sahnesinde yer almayan iki adayı ikinci tura taşımasının "Tunus'ta devrim sonrasındaki sahnede yer almış geleneksel siyaseti cezalandırma amacı taşıdığını" vurguladı. Özellikle Nahda Hareketi'nin cumhurbaşkanı adayı Meclis Başkan Vekili Abdulfettah Moro'nun seçimi üçüncü sırada tamamlamsının "bu cezalandırıcı oyu" ortaya koyduğunu savunan Cibali, Nahda Hareketi'nin devrimden sonraki hükümetlerdeki koalisyon ortağı rolünü hatırlattı. Cibali ayrıca Moro'nun seçim kampanyasında Nahda Hareketi içindeki ayrışmanın ve parti teşkilatının sürece tam destek vermemesinin de bu sonuçta etkili olduğu değerlendirmesinde bulundu. "Tunus'un Berlusconi'si" Nebil el-Karvi Seçimlerde diğer bir dikkati çeken aday da Tunuslu medya patronu ve aynı zamanda Tunus'un Kalbi Partisinin lideri Nebil el-Karvi oldu. Şu ana kadar açıklanan sonuçlara göre ikinci tura kalmayı başardığı görülen Karvi, hakkındaki "yolsuzluk, kara para aklama ve vergi kaçırma" suçlamaları nedeniyle 23 Ağustos'ta tutuklandı ancak YSK, adaylığının düşmediğini duyurdu. Uluslararası gözlemciler tarafından "Tunus'un Berlusconi'si" şeklinde tanımlanan Karvi, sahibi olduğu medya grubunun amiral gemisi, 2007'de kurulan "Nesma" televizyonu sayesinde Tunus'ta nüfuz sahibi isimler arasında yer aldı. Tunus'taki toplumsal yara "fakirlik" Nida Tunus Partisinin kurucuları arasında yer alan 56 yaşındaki Karvi, 2016'dan itibaren başkanlığını yaptığı Halil Tunus Vakfının ülke genelindeki yoksul bölgelere yaptığı yardımları sahibi olduğu televizyon kanalı Nesma aracılığıyla duyurmasıyla son yıllarda özellikle ekonomik sıkıntılarla boğuşan halk nezdinde iyi bir üne kavuştu. Seçim kampanyasını "Allah, vatan ve fakir" sloganıyla yürüten Karvi'nin özellikle ülkenin ekonomik olarak mahrum olan orta-batı ve kuzeybatı bölgelerinden daha yüksek oy alması dikkati çekti. Karvi'nin Tunus'ta toplumsal bir yara olan fakirliği ön plana çıkaran söyleminin karşılık bulduğunu söyleyen Tunuslu siyasi analist Cibali, "İnsanlar Karvi'de bir toplumsal kurtarıcı gördüler. Devletin terkettiği sosyal politikalar alanını Karvi doldurdu." diye konuştu. Tunus Başbakanı Yusuf Şahid, eski cumhurbaşkanı Munsif Merzuki, eski başbakanlar Hammadi el-Cibali ve Mehdi Cuma ile bazı eski bakanlar ise oy pusulasında yer almayı başarmalarına rağmen yeterli oyu alamayarak yarıştan erken çekilmek zorunda kaldı. Tunus'ta, YSK tarafından sandıkların kapanmasının ardından yapılan açıklamada, yurt içindeki katılım oranının yüzde 45,02, yurt dışında ise yüzde 19,7 olduğu duyurulmuştu. YSK'nın ilk resmi sonuçları bugün akşama kadar açıklaması bekleniyor.
Tunus'ta cumhurbaşkanlığı seçimlerinin birinci turunda, açılan sandıklara göre,Kays Said ile Nebil el-Karvi'nin ikinci tura kalması "seçmenin başarısız bulduğu geleneksel siyaseti cezalandırdığı" şeklinde değerlendiriliyor.

"Arap Baharı" adı verilen sürecin doğum yeri ve bu süreçte demokrasi alanında elde ettiği ilerlemeyi koruması açısından son kalesi olarak görülen Tunus, pazar günü cumhurbaşkanını seçmek üzere sandığa gitti. Tunus'ta seçimleri yöneten Yüksek Seçim Komisyonu (YSK), sandıkların yüzde 89'unun açılmasının ardından, bağımsız aday Anayasa Profesörü Kays Said'in yüzde 18,8 oyla birinci Nebil el-Karvi'nin yüzde 15,7'lik oyla ikinci olduğunu açıkladı. 

Bu sonuçlara göre, ikinci tur için geleneksel siyasetin dışında kalan bu iki adayın ipi göğüslemiş olması, Tunus'ta seçmenin "ülkenin günlük sorunlarına ve bunların başında da kötü giden ekonomiye bir çözüm bulamadıkları için geleneksel siyasete ve devrimden sonra Tunus'ta siyaset sahnesine çıkan isimlere bir mesaj vermek istediği" şeklinde yorumlandı.

Kays Said'den "devrimin hedeflerini hayata geçireceği" mesajı

Tunus'un 2014'te hayata geçirdiği ve "Arap dünyasının en demokratik anayasası" olarak gösterilen metnin mimarlarından 61 yaşındaki Kays Said, seçim öncesinde anketlerde dikkati çeken geleneksel siyaset dışı aday olarak öne çıktı.

Anayasa Profesörü Said, herhangi bir siyasi partiyle ittifak kurmadığı gibi iş dünyasından gelen yardım tekliflerinin yanı sıra devletin cumhurbaşkanlığı seçim kampanyası ödeneğini de reddetti.

Kendine has hitabet ve söylemiyle öne çıkan Said'in, "siyasette ahlak, yolsuzlukla mücadele" gibi konulardaki vaatleriyle Tunus'ta geleneksel siyaset ve sandığa küsmüş seçmenleri oy vermeye ikna edebileceği sıkça dillendirildi.

Said, 2011'de "Arap Baharı" isimli süreçte bir çok başkentte sıkça dile getirilen "halk rejimin yıkılmasını istiyor" sloganını çevirerek "halk istiyor" sözleriyle kampanyasını yürüttü.

Seçimlerin birinci turunu zirvede tamamlayan Said, sonuçların belli olmasından sonra yaptığı açıklamada, Tunus'ta 2011'de gerçekleştirilen devrimin "hedeflerinin hayata geçirilmesi" için çalışacağını belirterek, "Kamu işlerinin idaresinde kanun ve halkın iradesine bağlı kalmak temel yapı taşı olacak." ifadelerini kullandı.

Said, çalışmalarında birinci önceliğinin "halkın güvenini kazanmak" olduğunun altını çizdi.

Kays Said'in programının detayları bilinmiyor

Uzmanlar ise "güçlü ve sarih hitabetine rağmen Said'in programının tam detaylarıyla bilinmediğine ve gizemli kaldığına" dikkati çekiyor.

AA muhabirine konuşan Tunuslu siyasi analist Muhammed el-Hadi el-Cibali, Said'in seçmen tabanının genelde devrime katılmış kesimlerden geldiğine işaret ederek, "Said'in tabanında partisinden dışlanmış veya uzaklaşmış, solculardan, İslamcılara, her kesimden isme rastlamak mümkün." dedi.

Anayasa Profesörünün programının detaylı olmamasının bir nedeni olduğunu savunan Cibali, Said'in söylemlerinde "Tunus'taki devrimin değerleri ve izlerinin bulunduğunu" belirterek, bunun da seçmeni ikna etmeye yeterli olduğunu söyledi.

Seçmen oyuyla cezalandırdı

Cibali, Tunuslu seçmenin devrimden sonra siyaset sahnesinde yer almayan iki adayı ikinci tura taşımasının "Tunus'ta devrim sonrasındaki sahnede yer almış geleneksel siyaseti cezalandırma amacı taşıdığını" vurguladı.

Özellikle Nahda Hareketi'nin cumhurbaşkanı adayı Meclis Başkan Vekili Abdulfettah Moro'nun seçimi üçüncü sırada tamamlamsının "bu cezalandırıcı oyu" ortaya koyduğunu savunan Cibali, Nahda Hareketi'nin devrimden sonraki hükümetlerdeki koalisyon ortağı rolünü hatırlattı.

Cibali ayrıca Moro'nun seçim kampanyasında Nahda Hareketi içindeki ayrışmanın ve parti teşkilatının sürece tam destek vermemesinin de bu sonuçta etkili olduğu değerlendirmesinde bulundu.

"Tunus'un Berlusconi'si" Nebil el-Karvi

Seçimlerde diğer bir dikkati çeken aday da Tunuslu medya patronu ve aynı zamanda Tunus'un Kalbi Partisinin lideri Nebil el-Karvi oldu.

Şu ana kadar açıklanan sonuçlara göre ikinci tura kalmayı başardığı görülen Karvi, hakkındaki "yolsuzluk, kara para aklama ve vergi kaçırma" suçlamaları nedeniyle 23 Ağustos'ta tutuklandı ancak YSK, adaylığının düşmediğini duyurdu.

Uluslararası gözlemciler tarafından "Tunus'un Berlusconi'si" şeklinde tanımlanan Karvi, sahibi olduğu medya grubunun amiral gemisi, 2007'de kurulan "Nesma" televizyonu sayesinde Tunus'ta nüfuz sahibi isimler arasında yer aldı.

Tunus'taki toplumsal yara "fakirlik"

Nida Tunus Partisinin kurucuları arasında yer alan 56 yaşındaki Karvi, 2016'dan itibaren başkanlığını yaptığı Halil Tunus Vakfının ülke genelindeki yoksul bölgelere yaptığı yardımları sahibi olduğu televizyon kanalı Nesma aracılığıyla duyurmasıyla son yıllarda özellikle ekonomik sıkıntılarla boğuşan halk nezdinde iyi bir üne kavuştu.

Seçim kampanyasını "Allah, vatan ve fakir" sloganıyla yürüten Karvi'nin özellikle ülkenin ekonomik olarak mahrum olan orta-batı ve kuzeybatı bölgelerinden daha yüksek oy alması dikkati çekti.

Karvi'nin Tunus'ta toplumsal bir yara olan fakirliği ön plana çıkaran söyleminin karşılık bulduğunu söyleyen Tunuslu siyasi analist Cibali, "İnsanlar Karvi'de bir toplumsal kurtarıcı gördüler. Devletin terkettiği sosyal politikalar alanını Karvi doldurdu." diye konuştu.

Tunus Başbakanı Yusuf Şahid, eski cumhurbaşkanı Munsif Merzuki, eski başbakanlar Hammadi el-Cibali ve Mehdi Cuma ile bazı eski bakanlar ise oy pusulasında yer almayı başarmalarına rağmen yeterli oyu alamayarak yarıştan erken çekilmek zorunda kaldı.

Tunus'ta, YSK tarafından sandıkların kapanmasının ardından yapılan açıklamada, yurt içindeki katılım oranının yüzde 45,02, yurt dışında ise yüzde 19,7 olduğu duyurulmuştu. YSK'nın ilk resmi sonuçları bugün akşama kadar açıklaması bekleniyor.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve bolbolhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.